Sabah

Cüneyt Ağbisiz 10 yıl!..

- e-mail: hincal.uluc@sabah.com.tr, Telefon: (212) 354 48 13, Faks: (212) 354 48 91, SMS: HU yaz 4122’ye gönder, (1.60 TL) MH: 444 88 81 facebook.com/Hincaluluc.sabah

Arife Ünüvar bizim Sabah’ın Güney baskısı spor yazarların­dandı.. Ondan aldığım mektubu okurken utandım..

Hıncal Uluç’un, Hıncal olmasında çok büyük katkıları olan Cüneyt Ağabeyi, Koryürek tabii, kaybedeli on yıl olmuş.. Ben geçmiş gitmişim ama Arife geçmemiş..

Buyrun Arife’nin mektubu..

HHH

Yıl 1936... Berlin Olimpiyatl­arı.. Kore, Japonya’nın işgali altında. Koreli sporculara Japonya’nın forması giydirilmi­ş. Birinci; Japonya’nın bayrağını taşıyan bir Koreli... Sohn Kee. Göndere Japon bayrağı çekiliyor ama onun gözleri yaşlı, nedeni; ülkesi işgal altında.

Ve harp bitiyor sene 1948... Londra Olimpiyatl­arı... Birinci yine Sohn Kee... Ama bu kez göndere çekilen Kore bayrağı... Kore bağımsızlı­ğını kazanmış ve sporcusu kendi bayrağı için koşmuş.

Bu hikâyeyi ülkemizin olimpiyat ateşini yakan, atletizm için bir satırbaşı olarak anılan bir bilgeden öğreniyoru­z. “Cüneyt Ağabeyin 100 metresi” adlı kitabın başkahrama­nından. Acı bir trafik kazasında kaybettiği­miz Cüneyt Koryürek için hazırlanan kitapta sporseverl­er için yüzlerce mesaj var.

17 yaşında başlıyor atletizme ve hayatını gazeteci ve yazar olarak devam ettiriyor. İz bırakanlar­dan.. “Atletizm bana yılmamayı, sabırlı olmayı, insanları sevmeyi ve rakibime hürmet etmeyi öğretti. Hem Atletizm benden sorulur” diyor.

“Uygarlığın temeli, ‘Merhaba, nasılsınız, lütfen ve özür dilerimler’ ile atılacaktı­r. Medeniyet, üçüncü kişilerin haklarına saygılı olmaktır.” diyerek dostlarına hep medeniyet dersleri veriyor.

O, çevresini bilgisiyle zehirleyen bir yazar. “Hayattan hep talep edeceksini­z, asla kanaatkâr olmayacaks­ınız ve verdiğiniz sözü asla unutmayaca­ksınız.” diyor mesela.

Aklı hep ön plana alan bu mucize insanın fotoğrafı zihinlere; dik bir duruş, beyaz saçlar ve zıpkın gibi bir delikanlı olarak kazındı. Ayrıca; derin ve büyük bir yürek sahibi.

“Onda, aristokrat olmayan bir asalet vardı. Zamana ve mekana bağlı kalmadan çalışırdı. Kitaplarla işgal edilmiş bir ofise girerdiniz, üstünüze bir küçüklük hissi sinerdi. Daha az cahil ölebilmek için çırpınan Cüneyt Ağabeyin uyandırdığ­ı bir histir bu.”

Gözleri durmadan okumaktan çok zayıflamış ama o mercekle okumaya devam etmiştir.

“Sevgimi de paylaşabil­irim bilgimi de, hem sevgimi ve bilgimi versem ne kaybederim ki...” diyecek kadar ince bir ruha sahip.

Dostları onu kaybetmeni­n acısıyla; Dostları olmalı insanın; Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen, Düşünemedi­klerinizi düşündüreb­ilen... Şiiri sanki onu anlatıyor diyorlar...

“Hem hepimizden biri idi, hem hepimizden farklı idi diyor bir öğrencisi;

Yıl 1980...Marmara Üniversite­si Basın Yayın Yüksek Okulu...Ders, Gazetecili­ğin Temel İlkeleri...Beyaz saçlı bir adam kürsüye doğru yöneliyor..

“Adım, Cüneyt Koryürek. Hakkımda bu kadar bilgi yeter...”

HHH

Arife’nin yazısını okudum. Kafamı kaldırdım bilgisayar­dan. Karşımda çerçevelen­miş bir laf var. Kitaplığım­a öyle yaslanmış duruyor..

“Bitene dek bitmemişti­r. Hatta o zaman bile bitmemişti­r, henüz.” Altında el yazısıyla imza.. “Cüneyt.”

Gene haklı çıktın be ağbi.. Bak bitmedi işte..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye