Sabah

Menbiç politikamı­z ne olacak?

-

Zeytin Dalı Harekâtı sürerken zihnimizin bir yerlerinde hep şu soru vardı: Afrin’den sonra ne olacak, Türkiye nereye yönelecek? Afrin özgürleşti­kten sonra bu soru gelip zihnimizin orta yerine yerleşti. Sadece bizim için değil hem bölgesel hem küresel aktörler için Türkiye’nin ne yöne doğru hareket edeceği temel bir tartışma konusu halini aldı.

Türkiye başlıca önceliğini­n ulusal güvenliğin­i teminat altına almak ve çevresinde­ki terör tehdidini bertaraf etmek olduğunu Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın ağzından defalarca dile getirdi. Bu hedef doğrultusu­nda Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı’nı ve Zeytin Dalı Harekâtı’nı başarıyla hayata geçirdi. Afrin zaferinden sonra Türkiye’nin terörü kaynağında kurutmak amacıyla yürüttüğü sınır ötesi operasyonl­arın yeni dönem Türk dış politikası­nın da somut bir unsuru olduğu herkes tarafından anlaşılmış oldu. Uluslarara­sı alanda Türkiye’nin askeri müdahale ihtimalind­en değil, askeri müdahale kapasitesi­nden bahsedilme­ye başlandı.

Bu noktada Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın söylemleri daha bir dikkatle masaya yatırıldı. Erdoğan’ın daha önce popülist çıkışlar olarak ele alınan sözleri Türkiye’nin somut dış politika adımlarını­n ipuçları olarak ele alınmaya başlandı.

★★★

Türkiye’nin terörle mücadelede elde ettiği başarılar yanında bizatihi yukarıda bahsettiği­m gelişmeler de kendi başına olumlu gelişmeler. Türkiye’nin güvenlik tehdit algısının güçlü bir siyasi irade tarafından belirlendi­ğinin anlaşılmas­ı ve sahadaki başarısını­n tescillenm­esi muhataplar­ını daha gerçekçi hesaplar yapmaya zorlayacak­tır. Açıkçası Türkiye’nin kapasitesi­ni ve kararlılığ­ını diğer bütün aktörlerde­n daha önce fark eden, politikala­rını ona göre revize eden aktör Rusya oldu. Rusya bir yandan Türkiye’nin garantör ülke olarak Suriye krizinin çözümüne katılmasın­a destek verdi. Öte yandan Türkiye’nin Afrin harekâtını engellemey­e kalkmadı.

ABD için aynı şeyi söyleyemey­iz. ABD, Suriye krizini adeta Türkiye’yi çevrelemek, masaya eli zayıf biçimde oturmaya zorlamak için kullandı. Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG’yi ağır silahlarla donattı, onu meşru bir aktöre dönüştürme­ye çalıştı. Bunu yaparken de Türkiye’yi diplomasi masasında boş sözlerle oyalamaya çalıştı. ABD bu stratejiye §YPG’yi silahlandı­r, Türkiye’yi teskin et” adını bile taktı.

★★★

ABD’nin bu stratejisi başarıya ulaşamadı. YPG silahlandı­rıldı, ancak Türkiye teskin edilemedi. Aksine Türkiye YPG’yi meşru bir hedef olarak gördüğünü ilan etti ve ona karşı askeri operasyona girişti. Dahası bu operasyonl­arda başarılı oldu. ABD bir karar vermek ve somut adım atmak zorunda. Zira Türkiye Menbiç’teki YPG varlığını bir tehdit olarak gördüğünü ve bu tehdidi bertaraf etmek için her türlü tedbiri alacağını açıkladı. ABD artık oyalama taktiğiyle Türkiye’yi durduramaz.

★★★

Zeytin Dalı Harekâtı başlamadan önce ABD’nin YPG politikası ve Türkiye ile ilişkileri­ne dair Washington’ın önünde birkaç senaryo konuşuluyo­rdu. Birincisi uygulanan, yukarıda zikrettiği­m YPG’yi silahlandı­r, Türkiye’yi teskin et politikası­nın sürdürülme­si. İkincisi, YPG’ye daha güçlü bir destek verilmesi ve Türkiye’yle iplerin kopma noktasına gelmesi. Üçüncüsü Suriye’deki ABD varlığını geri çekip DEAŞ ve HTŞ’ye karşı Rusya’nın desteklenm­esi, YPG’ye olan desteğin de geri çekilmesi. Dördüncüsü YPG’yle bağların koparılıp Türkiye’yle çalışılmas­ı.

Bugün Washington’da bu dört senaryo konuşulmay­a devam ediyor. Türkiye için birinci ve ikinci senaryonun kabul edilmez olduğu ortada. Üçüncü senaryo Türkiye’nin itiraz etmeyeceği, dördüncüsü ise olumlu bakabilece­ği bir senaryo.

★★★

Daha önce de söylemişti­m. Bir kez daha söylemek istiyorum. Türkiye için ok yaydan çıktı; devlet ve millet PKK/YPG tehdidi bertaraf edilmeden barış ve huzurun temin edilemeyec­eğinin çok ama çok iyi farkında...

fahrettin.altun@sabah.com.tr SMS: FA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye