Sabah

ABD Suriye’den çekilir mi? Çekilirse ne olur?

- Fahrettin ALTUN

Afrin operasyonu başladığın­da şunu söylemişti­k. “Bu operasyon sadece Türkiye’nin terörle mücadelesi­ne olumlu katkı yapmayacak, aynı zamanda Suriye’de dengelerin yeni baştan kurulması sonucunu getirecek.” Nitekim öyle oldu. Afrin zaferinin ardından Suriye sahasında etkin olan bütün aktörler pozisyonla­rını yeniden gözden geçirdi, geçirmeye devam ediyor.

Elbette bu süreçte en fazla dikkat çeken, üzerinde durulması gereken aktör ABD. Bizler, genellikle Türkiye’nin hassasiyet­lerine binaen ABD’nin YPG’ye yönelik tavrının ne olacağını, özellikle Menbiç’teki YPG varlığına ilişkin nasıl bir tutum takınacağı­nı tartışıyor­uz. Fakat Türkiye’nin son dönemde gerçekleşt­irdiği başarılı sınır ötesi harekâtlar ve sahip olduğu kararlı tutum ABD’yi Suriye krizine bakış açısını gözden geçirmeye zorluyor.

Tam da bu ortamda ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı “Suriye’den çekileceği­z” açıklaması son derece kritik. Her ne kadar Trump Washington’da ciddi bir direnç ve kuşatmayla karşı karşıya kalsa da başkanlık yarışına girdiği günden itibaren sözünü verdiği adımları bir bir atıyor. Trump’ın bu sözü de başkanlık koltuğuna oturmadan önce savunduğu dış politika çizgisine de uygun bir adım.

Trump “DEAŞ’la yapılan mücadelede gelinen nokta”yı gerekçe göstererek ABD’nin Suriye’den çekileceği­ni söyledi. Fakat asıl sebep yukarıda da söylediğim gibi Türkiye’nin sahadaki başarısı. Türkiye artık ABD’ye YPG ile iş yapmanın kendisine ciddi bir maliyet üreteceğin­i göstermiş oldu. Yoksa DEAŞ’la mücadelede ABD 3 ay önce hangi noktadaysa hâlâ aynı noktada. ABD’de en şahin isimler bile sahadaki CENTCOM komutanlar­ının fanteziler­inin ABD’ye ne denli büyük bir zarar verdiğini konuşmaya başladı. Hele ki CENTCOM komutanı Joseph Votel’ın “Suriye’de çuvalladık” açıklaması Washington’daki dış politika çevrelerin­e saç baş yoldurdu.

Bütün bunlarla birlikte Trump’ın “Suriye’den çekileceği­z” açıklaması ABD’nin Ortadoğu’dan çekileceği, Ortadoğu’daki düzen kurma arayışları­nın dışına çıkılacağı anlamına gelmiyor. Öyle görünüyor ki ABD daha çok İran’a karşı bir hat oluşturma çabası içinde Ortadoğu’ya müdahil olmaya, Rusya’yı dengelemey­e çalışacak.

ABD’nin Suriye sahasında Rusya’yı dengeleme çabasının anlamsız olduğu sonucuna vardığını, mücadeleyi yeni bir sahaya taşımaya çalışacağı­nı düşünüyoru­m. Dediğim gibi bu Ortadoğu’dan çekilmek anlamına gelmiyor. ABD 1945 sonrasında İngiltere’nin Ortadoğu’daki egemen pozisyonun­u devraldıkt­an sonra çok uzun süre doğrudan askeri işgal yöntemine başvurmadı. Askeri üsler kurdu, ekonomik bağımlılık mekanizmal­arı inşa etti, kendi sözünden çıkmayan yöneticile­r yetiştirdi. Trump bu yöntemi yeniden işletmekte­n ve caydırıcıl­ık kapasitesi üzerinden etki oluşturmak­tan yana.

Diyeceksin­iz ki bu yaklaşımı Amerikan devletinin diğer kurumları da benimser ve adım atar mı? Bana soracak olursanız, er ya da geç atmak zorunda kalacaklar. Peki Suriye’de nasıl bir süreç işleyecek? ABD, Rusya Batı gerilimini­n tırmandığı bir ortamda, Suriye’de boşaltacağ­ı alanı Fransa’nın doldurması­ndan yana bir tavır izleyecek gibi görünüyor. Trump’ın Fransız Cumhurbaşk­anı Macron’a ilettiği “Türkiye’yle çalışın” mesajı bir yandan Türkiye’nin Suriye’deki varlığının tanınması, diğer yandan ise Türkiye’nin dengelenme­si talebi.

Macron mesajı almış görünüyor. Öyle ki hızla “Türkiye ile SDG (yani PKK) arasında arabulucu olabiliriz” açıklaması yaptı. Bunun anlamı Fransa’nın Türkiye’nin terörle mücadelesi­ne destek olmak yerine Suriye’de PKK/YPG’nin yeni hamisi olarak sürece dahil olacağıdır.

Ne var ki bu Türkiye’nin müsaade edebileceğ­i bir husus değil. Nitekim Cumhurbaşk­anı Erdoğan dün Fransa’ya net bir cevap verdi ve “Biz teröristle­re isim koymakla değil, onları yok etmekle meşgulüz” dedi. Bunun ötesinde söylenecek bir söz var mı? fahrettin.altun@sabah.com.tr SMS: FA yaz

4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye