BİZ MEHMETÇİK’LE KEMAL TERÖRİSTLE
Sanatçılarımızla Reyhanlı’ya gittik. Bay Kemal çıldırdı. ‘Sizin orada ne işiniz var’ diyor. O teröristlerle birlikte olur, biz Mehmetçik’le yürürüz
BAY Kemal, ofisi söyle de sanatçılarımız senden izin alsınlar bari. Sen, Mehmetçiğini moralize etmeye çalışan, onlarla bütünleşmeye gelen sanatçılarımıza bu hakaret yetkisini nereden aldın? Edep yahu derler, edep. Sen bu cephelerden hangisine gidip askerimizle birlikte oldun? O teröristlerle birlikte olur.
‘YOLCUDUR ABBAS BAĞLASAN...’
DÜNYANIN her yerinde sanatçılar askerlerle birlikte olur. Bay Kemal er meydanına sen gelemezsin. Er meydanına er olanlar gelir er... Bu zat 2019’un Kasım ayında siyasi hayatını noktalayacak. ‘Yolcudur Abbas bağlasan durmaz’ derler ya...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Aydın 6. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Erdoğan ilk olarak kongrenin yapıldığı Aydınlılar tarafından büyük coşkuyla karşılandı. Erdoğan Atatürk Spor Salonu dışında toplanan vatandaşlara ve kongereye katılan partililere hitap etti. Erdoğan buralarda yaptığı konuşmalarında şunları söyledi:
n Afrin’de etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 991. Belki 4 bin olmuştur. Tunceli’de, Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Zaho’da etkisiz hale getirilen teröristleri bu sayıya dahil değil. Onları kattığımızda rakam 4 bin 200, 4 bin 300’ü buluyor.
n Biz söz veririz yaparız ama Bay Kemal konuşur. Yav biz Hatay’a gidiyoruz, Reyhanlı’ya gidiyoruz. Orada kongrem var, oradan da sanatçılarımızla sporcular hep beraber Reyhanlı’ya geçiyoruz ve 150 kadar sanatçılarla beraber oluyoruz. Aman ya Rabbi! Bay Kemal çıldırdı. “Sizin orada ne işiniz var?” dedi. Hakaret üstüne hakaret. Bay Kemal, söyle de sanatçılarımız senden izin alsınlar bari. Yav sen, bizimle beraber Mehmetçiği moralize etmeye çalışan sanatçılara hakaret yetkisini nereden aldın? Edep yahu derler. Sen acaba bu cephelerden hangisine gidip bu askerle birlikte oldun. Ha ben size söyleyeyim: O teröristlerle beraber oldu, el ele kol kola yürüdü. O ancak bundan anlar; biz ise Mehmetçiğimizle birlikte oluruz. Batı’ya git, ABD’ye git; sanatçılar zaman zaman ordusuyla beraber olurlar, onlara moral verirler.
n ”Bir ülkenin sanatçıları savaşı değil, barışı savunur” diyor. Yani sanatçılarımızın yanlış safta yer aldığını ima ediyor. Bu zihniyete göre sanatçılarımız, askerlerimizin değil teröristlerin yanında yer almalı. Kendi devletine, kendi hükümetine, kendi askerine düşmanlık içine giren bir parti, nasıl olur da Cumhuriyetimizin kurucu partisi olduğunu iddia edebilir.
n Daha dün şu anda hepsi de terör örgütü üyeliğinden aranan DHKP-C’nin militanlarını sanatçı diye
Meclise getirip, basın toplantısı düzenleyenler, elbette askerimizin yanında yer alan gerçek sanatçılardan rahatsız olurlar. Eğer yarın, öbür gün ana muhalefetin başındaki zat, Aydın’a gelirse kendisinden şehitlerimizin adını anmadan önce ağzını çalkalamasını isteyin. Çünkü bu zat terörle mücadele için hayatlarını ortaya koyan askerlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, güvenlik korucularımıza hakaret edenlerin yol arkadaşıdır, en büyük destekçisidir.
n Siz bunların dillerinden adalet lafını eksik etmediklerine, adalet diye yollara düştüklerine bakmayın. FETÖ’sünden PKK’sına kadar terör örgütlerini savunmak adalet demek değildir. Ülkesine ve milletine hayırlı her işi baltalamak adalet değildir. Neymiş? Bizi uyutmayacakmış, biz günün 24 saatini, haftanın 7, yılın 365 gününü zaten ülkemize ve milletimize hizmet yolunda durmadan, dinlenmeden çalışıyoruz. Asıl sen içinde bulunduğun dalalet uykusundan uyanmaya bak. Ömründe devletten aldığı maaş dışında kendi emeğiyle, kendi alın teriyle, kendi becerisiyle, kendi yeteneğiyle tek kuruş kazanmamış adama ana muhalefet partisini teslim ederseniz işte böyle zırvalar. SSK’ya genel müdür olduktan sonra kurumun ne hale geldiğini herkes biliyor.
n Çocuklarının evini nasıl aldığının hesabını veremeyip, yakasına yapışan bir gazeteye, bu evi üç kuruşa satmak zorunda kalan bir adama milletimiz ülke ekonomisini teslim etmez. Hep söylüyorum, iş bilenin, kılıç kuşananın. Bunlarda bırakın ülkeyi yönetmek için gereken kabiliyetleri, eski siyasetçilerin en azından kulağa hoş gelen söz söyleme sanatı bile yok. Hepsi tıpkı boş çuval gibi bıraktığınız anda yere yığılıyor, diyeceğim ama içi boş da değil. Bu çuvalın içi cüruf dolu cüruf. Kin dolu, nefret dolu, hakaret dolu, “Zulüm 1453’te başladı.” diyenlerin ihanetiyle dolu. Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar derler.