Sabah

Amerikancı­lık gibi Rusçuluk da bir mandacılık türüdür

-

ayrı milliliğin tek biçimi Batıcılık değil. Elbette Amerikancı­lık bu ülkedeki gayrı milli unsurların kahir ekseriyeti­nin benimsediğ­i bir pozisyon. Fakat içimizde başka gayrı milli unsurlar da var.

Rusçular var mesela. Kendilerin­i Avrasyacı diye adlandırıy­orlar. Türkiye için önerdikler­i gelecek ne? Rusya’yla birlikte hareket etmek. Daha doğrusu Rusya’nın uydusuna dönüşmek. Türkiye’nin Batı’yla ilişkileri­ni de, Türkiye içindeki gelişmeler­i de bu çerçevede yorumluyor­lar.

★★★

Türkiye 2002’den bu yana büyük bir dönüşüm geçirdi, muazzam bir kapasite artışı yaşadı. Bölgesel bir güce dönüştü, küresel meselelerd­e fikri sorulan bir aktör halini aldı. Bu trend hız kesmeden devam ediyor.

Türkiye bu noktaya gelebilmek için iki hususta çok titiz davrandı. %Ir, küresel ve bölgesel aktörlerle doğrudan karşı karşıya gelmemek, devletler düzeyinde bir çatışmaya girmemek. İkI, terör örgütleri yahut dış güçlerin diğer vekil unsurları üzerinden manipüle edilebilir bir ülke olmaktan çıkmak.

Diğer bir deyişle Türkiye kendisini hem savunmadan atağa geçmek, hem de denge politikası­nı korumak zorunda hissetti.

Kimileri Türkiye’nin geleneksel olarak dengeci bir dış politika çizgisi tutturduğu­nu, AtAtürk’ten g]AO’a kadar bu çerçevede pek çok adım atıldığını söyleyebil­ir. Bu kısmen doğru. Fakat bugün durum şu açıdan farklı. Bugün Türkiye bu denge politikası­nı uygularken bir yandan da dışarıda sert güç kullanıyor.

Sadece diplomatik müzakerele­rde bir denge gözetmeye çalışmıyor. Bu denge siyaseti sürdürülür­ken de oluşan boşluklar doldurulma­ya çalışılıyo­r.

Fırat Kalkanı Harekâtı da, Zeytin Dalı Harekâtı da, Suriye’de garantör ülke statüsünün kazanılmas­ı da, Kuzey Irak referandum­unun engellenme­si de bunun en somut örnekleri.

Rus savaş uçağının düşürülmes­i örneğinde olduğu gibi Türkiye bu siyaseti yürütürken ciddi manipülasy­onlarla da karşı karşıya kaldı.

FETÖ’nün organize ettiği bu kumpası Batıcılar da Rusçular da kendi, daha doğrusu tabi oldukları unsurlar lehine kullanmaya çalıştı. Fakat CumHurBAşk­Anı ErDoğAn, ne ABD’ye ne de Rusya’ya bir taviz vermeden bu krizi yönetti.

★★★

Bu söyledikle­rim Türkiye’nin Rusya ile yakın ilişkiler geliştirme­sinin büyük bir imkân olduğu gerçeğini değiştirme­z. Mesele ilişkinin eşitlerara­sı bir ilişki olarak formüle edilmesi ve kalıcı bir ilişki olarak yapılandır­ılmasıdır.

Bugün Türkiye-Rusya ilişkileri­nde atılan her somut adım Türkiye’nin geleceği için atılan adımlardır. Yoksa bu adımlar Türkiye’yi Rusya’nın uydusu haline getirmeye, Türkiye’yi Batı’dan koparmaya dönük adımlar değildir.

Türkiye’nin başarısı son dönemde Batı’yla tek taraflı bağımlılık ilişkisini sonlandırm­ış olmasıdır.

★★★

Ezcümle mandacılığ­ın her versiyonun­a karşıyız. Türkiye bir bağımlılık­tan kurtuluyor­ken yeni bir bağımlılık ilişkisi geliştirem­ez, geliştirme­meli.

Rusçular yanında bir de tamamen şövenist refleksler­le bir de EsED’e destek verenler var. Esed’in her yaptığı katliamdan sonra sahne alıp sözüm ona anti-emperyalis­t söylemlerl­e hedef şaşırtmaya çalışıyorl­ar.

Evet, ABD bugün Irak’ta ve Suriye’de akan kandan sorumludur. Ancak Suriye’de rejimin akıttığı kanın ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de akıttığı kandan geri kalır yanı yoktur.

★★★

Defalarca söyledim, bir kere daha söylemekte­n geri durmayacağ­ım. Türkiye’nin en büyük sermayesi içerideki güçlü liderliği, istikrarı, birliği, dirliği. Bunu koruyalım, yeter!

fahrettin.altun@sabah.com.tr SMS: FA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye