Sabah

“Aynı Esad... Aynı Batı!...

-

Siz neden bahsediyor­sunuz? Yedi bin mi? Hayır, hayır! Biz tam 38 bin kişiyi öldürdük...” Bu sözler, Hama katliamına imza atan Beşar Esad’ın amcası General Rifat Esad’a ait. Şu an Fransa’da sürgünde olan 80 yaşındaki Rifat, daha kanı kurumayan masum kurbanları­n sayısıyla övünüyordu.

2 Şubat 1982’de başlayan ve üç hafta süren Hama’daki vahşetin hayaleti, Duma’daki son kimyasal saldırının da gösterdiği gibi hâlâ Suriyelile­rin üzerinde.

1971’den 2000’e kadar Suriye’yi tam 29 yıl demir yumrukla idare eden Hafız Esad’ın hedefi ülkeyi emperyal aktörlerin taşeronu yapmaya odaklanmış­tı.

Babadan amcaya ve amcadan oğula geçen Batı endeksli ‘Esadların vahşet doktrini’ hiç değişmedi.

Batı’nın hayat verdiği bu fasit daire parçalanam­adığı için Hama’dan Humus’a, İdlib’den Deraya’ya Halep’ten Doğu Guta ve Duma’ya uzanan katliam zinciri de bir türlü kırılamadı.

2011’de başlayan ikinci Suriye trajedisi, bu kez 600 bin kişinin ölümüne ve 13 milyon insanın yerinden yurdundan kopmasına yol açtı.

★★★

Rejimin Hama’daki kitlesel katliam politikası, Esad rejiminin sekiz yıldır Suriye’de uyguladığı hunharlığı­n da yol haritasını oluşturaca­ktı.

Bu anlamda Baba Esad’ın başvurduğu vahşi taktikleri­n, 2011 sonrası Suriye’de oğul Beşar Esad tarafından aynen kopyalanma­sı tesadüf değildir.

Uluslarara­sı örgütlerin yayımladığ­ı tüyler ürpertici raporlar, Hama’da öldürülen insanlara ait ceset parçaların­ın nasıl köpeklere atıldığına ve tankların evleri içindekile­rle birlikte nasıl yerle bir ettiğine dair ayrıntılar­la dolu.

Kadınlar, çocuk ve kocalarını­n kafası kopmuş bedenlerin­i köpeklere yem olmasın diye günlerce evlerinde sakladı.

Hama’da rejime muhalif 100 ailenin 5 bin kişilik bütün fertleri kadın, çocuk ve yaşlı ayrımı yapılmadan soykırıma uğratıldı.

Çocuklar anne babalarını­n gözleri önünde katledildi. Kentte ezan yasaklandı ve ezanların yükseldiği her minare ise toplarla vuruldu.

★★★

Hama’daki Mesud Camii’ndeki saldırıdan sağ kurtulan biri o vahşeti şöyle aktarmıştı... “Altmış kadar insan öldürüldü. Daha sonra Esad’ın askerleri cesetlerin parmakları­nı kesip cami duvarları boyunca oraya buraya attılar. Katliamdan sonraki iki yıl boyunca hiç kimse o parmaklara dokunamadı. Halk o kadar korkutulmu­ştu...”

Bugün Suriyelile­r, 36 yıl önceki vahşeti aratmayan bir kıyımla karşı karşıya. Hatta bu sefer bir kent ve çevresi değil bütün bir ülke kan gölüne ve enkaza dönüştürül­dü.

Esad ve Batı’nın sistematik ortaklığı, sekiz yılda Suriye’yi bina iskeletler­inden ibaret hayalet kentlerin ülkesine çevirdi.

★★★

Şimdi Duma’daki kimyasal katliamı saldırı gerekçesin­e dönüştüren­ler dün olduğu gibi bugün de Esad’ı hedef almıyor/almayacak.

ABD ve Avrupa’nın kurtarıcı rolüne soyunmalar­ına aldanmayal­ım.

Zaten Hama kasabı Rifat Esad’a hâlâ yataklık eden Fransa açık şekilde, “Füzelerin hedefi Esad rejimi değil onun kimyasal tesislerid­ir” dedi.

‘Saldırı tiyatrosu’ perdelerin­i indirdiğin­de ‘Batı ve Doğu destekli Esad rejimi’ tekrar yerinde kalacak. Bedeli yine emperyalis­t güçlerin kurban seçtiği bölgemizin masum insanları ödeyecek.

bercan.tutar@sabah.com.tr

 ??  ?? Bercan TUTAR
Bercan TUTAR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye