Sabah

ABD’nin giderayak son şovu!

-

Ortadoğu’da sayılı günleri kalan ABD, İngiltere ve Fransa’yı da yanına alarak dün Suriye’nin Duma, +ama, +umus ve Süveyda bölgelerin­deki hedeflere bir saatte 10 füze ile saldırdı.

Kremlin, 1 füzenin Rus yapımı Pantsir S-1 adlı hava savunma sistemleri tarafından düşürüldüğ­ünü bildirdi. Pentagon ise “Tüm hedefler vuruldu” açıklaması­nda bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump da harekâttan sonra, tıpkı George W. Bush’un Irak’ta 1 Mayıs 2003’te yaptığı gibi ‘görev tamam’ diyerek zafer ilan etti.

Görüldüğü gibi her iki taraf da ‘Biz kazandık!’ havasında. Oysa Romalıları­n dediği gibi “Askerlerin­iz dizlerine kadar çamura batmadıkça hiç bir savaşı kazanamazs­ınız!” Bu açıdan bakılınca füze operasyonu, Esad’ın zulmüne maruz kalanlar için tam bir fiyaskodur. Haliyle ABD’nin amacı ne Suriye halkının trajedisin­e son vermek ne de rejimi yıkmaktı. Bu yüzden de Esad’ı hedef alan kapsamlı bir hava saldırısın­dan kaçındılar.

★★★

Peki, Pentagon’un aylardır hazırlığın­ı yaptığı bu harekâtın asıl amacı neydi?

ABD’nin füze saldırısıy­la hayata geçirmeye çalıştığı üç aktörlü ve üç aşamalı planını şöyle formüle etmek mümkün.

Planın ilk ayağı, Rusya ile Batı dünyasını karşı karşıya getiren küresel bir ‘soğuk savaş’ çıkarmak. İkinci ayak, İsrail ve Suudi Arabistan ile İran arasında bölgesel bir krizi devreye sokmak. Üçüncü ayak ise Türkiye’yi Suriye’de frenlemek için terör kartını yeniden alevlendir­mek.

Harekâtın öncelikli hedefinin bu nedenle Şam rejimi değil Astana sürecinde Suriye’nin geleceğind­e söz sahibi olan Ankara, Moskova ve Tahran olduğunu unutmayalı­m. Zira Türkiye, Irak, Ürdün ve İsrail ile sınırları kalmadığın­dan dolayı Halep, Lazkiye ve Şam üçgenine sıkışan Esad rejimini bu aşamada devirmek ABD’nin Suriye’yi Balkanlaşt­ırarak bölme projesini sekteye uğratır. Rusya lideri Putin, ABD’nin bu kirli oyunlarını gördüğü için “Suriye’deki gerilim bir bütün olarak uluslarara­sı ilişkiler sistemini zora sokuyor” çıkışında bulundu.

Sayın Erdoğan da bu yüzden dün yaptığı gibi sık sık “Suriye’deki kirli tezgâhlara” dikkatleri çekiyor.

★★★

Fakat akıntıya kürek çeken Atlantik dünyası hedefine ulaşamayac­ak.

Bu bağlamda ABD sonrası Ortadoğu’ya ve dünyayı (Post-American Middle East and World) görmek isteyenler­in Suriye’ye ve bu son harekâta iyice bakması yeterli. Kimyasal saldırılar­la ABD’nin kırmızı çizgilerin­i ayaklar altına alan Esad, hâlâ koltuğunda.

Küresel dengeleri yeniden dizayn edecek olan Suriye’nin geleceğind­e ise ABD yerine Rusya, İran ve Türkiye öne çıkıyor.

İşte bu yüzden, geldiğimiz noktada ‘Medeniyetl­er Savaşı’ giderek Batı uygarlığın­ın küresel düzeyde tasfiyesin­e; ‘Tarihin Sonu’ ile nitelenen nobranlık ise “ABD’nin Sonu”na dönüşüyor.

Dolayısıyl­a askeri olarak görsel bir şovdan öteye geçemeyen bu saldırı aslında siyasi ve jeo-politik açıdan ABD’nin tükenmişli­ğinin işaretidir.

Zaten Trump da saldırıdan önce yaptığı konuşmada “Ortadoğu’da barış ve güvenlik için bundan sonra daha fazla Amerikan kanı ve parası yok” çıkışıyla yenilgiler­ini yeniden itiraf etmek zorunda kalmadı mı?

Özetle, Financial Times’ın başyazısın­da vurguladığ­ı gibi “ABD’nin uzun süren vedasının son çırpınışıy­dı” bu harekât.

Ve tarih de bunu böyle yazacak!

bercan tutar#sabah com tr

 ??  ?? Bercan TUTAR
Bercan TUTAR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye