Sabah

Muhalifler Almanya’ya!

-

'ün yerim kalmamıştı, bugün devam edeyim

Bir gazeteci arkadaşın bir arkadaşı üç günlüğüne Almanya’ya gidecek olmuş, döviz büfesinden bin lira karşılığı iki yüz avro alınca kendi deyimiyle neye uğradığını şaşırmıştı...

Almanya’ya gittiğine göre mutlaka Schengen vizesi var.

Almak kolay değildir, hele Almanya’dan... Vize alabildiği­ne göre mutlaka gayrımenku­l tapusu, maaş bordrosu, son üç aylık kredi kartı ekstresi falan gibi birtakım “teminat” göstermişt­ir...

Yani pek öyle iki yüz avronun hesabını yapacak bir gariban değil bu arkadaş...

Yani cebinde mutlaka en az bir adet kredi kartı da var. (Kimde yok ki? Almazsan neredeyse dövecekler.)

Herhalde yurt dışı kullanımın­a da açtırmıştı­r.

O zaman döviz büfesine gidip iki yüz avro alacağım diye didinmesin­e de gerek kalmıyor.

Kredi kartınla istediğin lokantada yer içersin, çekersin kartını, imzayı basar çıkarsın. Aç kalmazsın, korkma. Sandviçe de talim etmezsin. Zaten artık imza da gerekmiyor. Şifreni girdiğinde ve düğmeye bastığında iş bitiyor. (Bahşiş bırakmasan da olur, onlar alışıktır, arkandan küfür etmezler.)

İstediğin her türlü alışverişi de kartınla yapar, dönünce bankana taksitle ödersin.

Ayrıca ATM diye de bir kolaylık var...

Önce dünyada kullanıma girdi, sonra bize geldi. “$lmanyaªda $T0 makinesini nereden bulayım” diye sorma sakın. Senin deyiminle “iKtiyaç” için, istediğin makineden nakit çekersin! Hem de öyle döviz büfesinden iki yüz avro da değil, günde üç yüz avroya kadar yolu var. (Üç günde dokuz yüz avro, herhalde sana yetecektir.)

Kumara ya da zamparalığ­a gitmiyorsa­n tabii... (Ona bile yeter lan.) Ayrıca... İlle de havaalanın­ı cebinde dövizle mi terketmek istiyorsun, sağlam olsun diye? (Herhalde uçakla gidiyorsun, kara trenle değil...)

Hani Alman polisi sorar morar, cebindeki nakit parayı göreyim diye... Havaalanın­da da bir sürü ATM var. Ama Türk parası veriyor.

Zarar yok, bir sürü de banka şubesi var. ATM’den çektiğimiz parayı hemen yanındaki bankaya veriyoruz, alıyoruz bankadan dövizimizi, uçağa biniyoruz. Ne yapıyoruz? Rahat ediyoruz.

İki yüz avro bile seni acıtacaksa da, Almanya’ya gitmezsin aziz kardeşim. Oturursun oturduğun yerde.

Bir daha yurt dışına gideceğin zaman “sandviçe talim edeceğiz” diye üzüntü yapacaksan, ortak gazeteci arkadaşımı­zla bana haber gönder, birkaç avro sakal atayım. Arkadaşımı­n arkadaşı benim de arkadaşım sayılır.

Ona da söyle, İstanbul sosyetesin­den dostlarını bize “Tayyip yüzünden kur mağduru” diye satmaya çalışmasın.

Gazete niyetine çıkarılan propaganda broşürleri­ni okuyup okuyup doyuma ulaşan Tayyip düşmanı bürokrat emeklileri yutabilirl­er, biz yemeyiz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye