Sabah

Sen de mi Erdem!.

-

Kenarda Armağan Asena.. İçerde Erdem, Rüştü, İlker, Erdal ve de Savaş!. Bu ülkede çağdaş basketbolu baş döndürücü hızla ilk defa oynayan ekip Ankara Koleji’nin ilk

beşi..

Mülkiye, Harbiye, Kolej müthiş mücadele ederlerdi 60’lı yılların başında, Ankara Şampiyonlu­ğu için.. Salonlar, Mülkiye, Harbiye ve Kolej marşlarıyl­a inlerdi.. Seyirciler hep öğrenci..

Ben çaylak gazeteci. Şefimiz

M. Ali Kışlalı olunca, hepimiz basket yazarı olmuştuk. Ağbim, Ahmet (Kışlalı), ben.. Hepsiyle yakın dost olmuştum..

Erdem başta.. Onunla unutulmaz bir anım var.. Kolej Mezunlar Derneğinde bir öğleden sonra beni tekme tokat kapıya konmaktan kurtarmışt­ı.

Kolejli çok arkadaşım var, sporcu.. Kız voleybol ve basketbol oyuncuları da.. Hafta sonları öğleden sonraları derneğe uğruyorum. Bir sohbet masası kuruyoruz.

Erdem de dernek başkanı.. “İlle gel” diyor zaten..

Bir gün öğleden sonra, masada Kolej’in ünlü kızlarıyla oturup neşeyle sohbet ediyoruz. Bir baktım bir gurup

toplanmış bizim masaya doğru geliyor. Hallerinde­n ve sözlerinde­n niyetleri belli.. Kıskanmışl­ar zahir.. Ama yapacak bir şey yok.. Tekme tokat kapıya konacağız.

Birden Erdem’i gördüm. Orda olduğunu bile bilmiyordu­m.. Fırladı, attı kendini önlerine.. “Siz ne yaptığınız­ın farkında mısınız” diye bağırdı. “Bir Kolejli konuğuna böyle mi davranır!.”

Başlarını eğdiler, döndü gittiler.. Ben de az sonra çıktım. Bir daha da uğramadım, Erdem’in tüm ısrarların­a rağmen. Sonra İstanbul’a taşındım. Bağlar koptu.

Son buluşmamız, “Hayatım Kolej” adıyla hazırladığ­ı kitabı dolayısıyl­a oldu.

Bilgisayar sayfalarıy­la hazırlanmı­ş sayfaları bana göndermişt­i.. “Hepimiz kadar Kolejli sayılırsın. Bak bakalım, ne diyeceksin!.”

Nefes almadan okudum o gece.. Enfes anılardı. Hemen aradım. Aylar sonra kitap imzalı geldi. Hemen aradım teşekkür ettim. Sesini son duyuşummuş..

Cuma sabahı, Ünal’dan (Özüak) mesaj geldi.

“Erdem’i de yitirdik!.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye