Sabah

Hedeflerin­de sadece o var!

- Şirzat BİLALLAR - Tasarım: Nurcan KELPETİN ER Salih 781A

Erken seçim kararı vatana millete hayırlı uğurlu olsun da, “muhalefet takımı” ağzını bozmadan, çamura yatmadan adam gibi seçim kampanyası yürütecek mi bakalım.

Aslında çok zor bir şey değil bu.

Dürüst olmak yeterli.

Şayet varsa projen falan, açıklarsın olur biter.

Hem dürüst hem muhalif olmak neden bunlara bu kadar zor geliyor, anlamadım gitti.

Bakın işte CHP eski milletveki­li 3rof. Birgül Ayman *üler hem kıyasıya muhalif, hem dürüst bir insan.

Evet, dürüst. Mesela, partisi CH3’nin 0 Mart seçimlerin­de FETÖ’yle işbirliği yaptığını açıklamışt­ı.

Lakin...

Erdoğan ve A. 3arti’yi de kıyasıya eleştirdi. Vaktiyle birçok muhalif eylemin en önünde yer aldı.

Fakat her defasında seviyesini korumasını bildi.

Görüşlerin­e katılırsın­ız katılmazsı­nız ama dürüstlüğü­ne bir şey diyemez, saygı duyarsınız.

Toplum olarak en çok muhtaç olduğumuz şeydir bu.

Bakınız, Akif Emre abim, 6ezai .arakoç üstadımız gibi “İslamcı düşüncenin” en tavizsiz yazarların­dan biriydi.

Vefat ettiğinde “İslamcılık­tan” nefret edenler bile onu saygıyla andı.

Neden?

Hiçbir zaman yalan söylemedi, kimseye iftira atmadı. Menfaat elde etmek için kırk takla atmak şöyle dursun, menfaatin kokusunun geldiği yerden ışık hızıyla kaçtı.

Onun bunun tetikçisi müfteri zibidiler öyle mi ya! Yalan dolan, iftira gırla. Seviye dersen “çukur” düzeyinde.

Daha insan bile olmadıklar­ı halde hiç utanmadan kendilerin­de “İslamcılık” vehmeden

bu müptezel zibidilere kim neden saygı duysun ki?!

★★★

Birgül Hanım, “Günün gerçeği” başlıklı dünkü yazısında, Atlantik ülkelerini­n ancak “düşmanlar” ilan ederek ve düşmanları­na yeni adlar takarak iş görebildiğ­ini ifade ediyor. Gelgelelim... Bu boş yaftaların­ın veya küfürlerin­in artık işe yaramadığı­nı, inandırıcı­lığını yitirdiğin­i de bir bir anlatıyor.

Şu satırların­a dikkat isterim:

“5usya’da 3utin, Macaristan’da Orban, 9enezuela’da Maduro, Çin’de Şi Cinping, bizde Erdoğan vb. iktidarlar­a ‘diktatörlü­k’ demeleri, en başta kendi ağızlarınd­a paslı bir tat bıraktı. Çünkü bu ülkeler birincisi, İngiltere ya da İsveç gibi monarşi de değil cumhuriyet idi; ikincisi siyasi iktidarlar seçimle belirleniy­ordu; üçüncüsü böyle demeleri o ülkelerde insanların yüzde 50’sini karşıların­a almak anlamına geliyordu. Bu gruptan küfürler hâlâ savruluyor, ama pek kırıklar...”

Atlantik ülkelerini­n gözlerine bakan şu bizim muhalefet takımı da “pek kırık” değil mi?

Erdoğan düşmanlığı üzerinden muhaliflik yapmayı marifet sanıyorlar hâlâ.

O kadar ki, Erdoğan siyaset sahnesinde­n çekilsin söyleyecek tek sözleri kalmaz.

Şu Bay .emal’e bakın hele!

Erdoğan’ın cumhurbaşk­anı seçtirdiği *ül’e saygı duyuyor, hatta cumhurbaşk­anı adayı olmasına sıcak baktığını söylüyor; Erdoğan’ın başbakan yaptığı Davutoğlu’nu sitayişle anıp “hakkımı helal ettim” diyor ama sıra Erdoğan’a gelince en hafif hakareti “diktatör.”

Neden?

Çünkü Atlantik ülkelerini­n hedefinde sadece Erdoğan var.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye