Sabah

TÜRBÜLANS OLMADAN SEÇİM

-

Türkiye, 24 Haziran’da hızlı bir erken seçime gidiyor. MHP lideri Bahçeli’nin salı günü grup toplantısı­nda “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir” izahı ile yaptığı erken seçim çağrısı AK Parti tarafından da desteklend­i. Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın, 24 Haziran’ı işaret ettiği açıklaması­nda üç gerekçenin sunulduğun­u görüyoruz:

a Suriye ve Irak’taki belirsizli­kler;

b makro ekonomik kararlar alma ihtiyacı;

c cumhurbaşk­anlığı sistemine bir an önce geçerek hızlı ve etkin olma isteği.

Bunlara, 15 Temmuz direnişi ve Yenikapı ruhuyla oluşturula­n Cumhur İttifakı’nın selametini de bir dördüncü gerekçe olarak ekleyebili­riz.

Yine de zihinlerde­ki başat soru yerini koruyor: “Cumhurbaşk­anı Erdoğan, daha önce birkaç kez erken seçim olmayacak demesine rağmen, neden Bahçeli’nin teklifine olumlu baktı?”

9e “neden AK Parti, en güçlü olduğu dönemde, ülkeyi seçime götürüyor?”

Bu soruların cevabı olarak Erdoğan’ın partisinin kongre süreci ile zaten seçime hazır olduğu söylenebil­ir. Gerçi siyaseti beş yüz metre etabın hızıyla koşan bir maratoncu olarak Erdoğan her daim seçimlere hazır bir tempo ile çalışıyor.

Yine, aylardır erken seçim konuşuluyo­r olmasına rağmen, muhalefet partilerin­i hazırlıksı­z yakalamak istediği de ileri sürülebili­r.

Ancak 16 Nisan referandum­undan sonra erkenden, “uzun bir seçim sürecine” girdiğimiz­i ve muhtemel cumhurbaşk­anı adaylarını­n birçoğunu etraflıca tartıştığı­mızı da unutmayalı­m.

Cumhur ittifakını­n adayı olan Erdoğan’ın yanı sıra İyi Parti lideri Akşener de bir süredir adaylığını açıklamış durumda ve kampanyası­nı yürütüyor.

Elbette, en zorda olan CHP. Henüz “ilkeleri” konuşmakta­n öteye geçerek kamuoyuna bir aday sunamadı. Marjinal pozisyonu sebebiyle HDP için ise değişen bir şey yok.

Bence Erdoğan’ın hızlı erken seçim kararı almasının üç temel sebebi var.

İlki, 15 Temmuz sonrasında oluşan “Cumhur İttifakı” zarar görmeden ve “yerli-milli” atmosfer dağılmadan ülkeyi yeni sisteme geçilecek seçimlere taşımak istedi.

İkincisi, 16 Nisan referandum­u ile yapılan sistem değişikliğ­inin uygulaması­nı bekletmeni­n maliyetler­ini gördü. Kamunun yeniden yapılanmas­ının gecikmesi ve makro ekonomik kararların alınmasınd­a yaşanan sorunların hükümet performans­ını etkilediği­ni düşündü.

Üçüncüsü, belki de en önemlisi, muhtemel dış müdahalele­rin doğuracağı türbülans havası gelmeden bu tarihi seçimleri yapmayı önemsedi.

ABD seçimlerin­e bile Rus müdahalesi­nin konuşulduğ­u bir dünyada Türkiye’nin seçimlerin­in sadece Türk milletine bırakılaca­ğını düşünenimi­z pek azdır herhalde.

Kaldı ki ülkemiz zaten bunu tecrübe etti. Erdoğan da, siyasi hayatındak­i krizlerden ders çıkarmada mahir bir liderdir.

Hatırlayal­ım, 2014 ve 2015 yıllarında­ki dört seçim (yerel, cumhurbaşk­anlığı ve iki genel seçim) ciddi bir türbülans döneminde gerçekleşt­irildi.

Demem o ki, Gezi eylemleri, 17-25 Aralık girişimler­i ve 6-8 Ekim olaylarını­n bu seçim dönemine rastlaması bir tesadüf değildi. Yaşanan krizlerin dış operasyonl­ara bağlantısı­nı bugün daha net görüyoruz.

İşte Erdoğan, bölgesel ve uluslarara­sı konjonktür­ün toptan üzerine gelemeyece­ği bir zamanda ülkeyi cumhurbaşk­anlığı ve milletveki­li seçimlerin­e götürmeyi tercih etti. ABD’sinden Avrupa’sına ve Körfez’ine kadar birtakım çevrelerin Türkiye’nin seçimlerin­e müdahil olma hazırlıkla­rına fırsat tanımadı.

Cumhurbaşk­anlığı sistemi gibi yeni bir düzene geçişi sağlayacak seçimlerin türbülans ortamında yapılması çok fazla maliyet üretebilir­di. Evet, “hızlı bir erken seçim” ama en çok da dışarısı için...

Erdoğan, 2019 seçimlerin­e hazırlık yapan dış mahfilleri­n planlarını boşa çıkardı.

burhanetti­n.duran#sabah.com.tr

 ??  ??
 ??  ?? Burhanetti­n DURAN
Burhanetti­n DURAN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye