Altını çizdiğim satırlar-27
Hadi yeniden yaşayalım, madem ölmedik. (ANDREY PLATANOV / Can) İkimizin içinde de bu tuhaf dünyanın hüznü ve ağırlığı vardı, ikimizin içinde de nerede ve nasıl olduğunu bilmediğimiz bir dünya özlemi beliriyordu. (HALİDE EDİP ADIVAR / Mor Salkımlı Ev) Birbirimizi aramaksızın yürüdük. Ama birbirimizi bulmak için yürüdüğümüzün farkındaydık. (JULIO CORTA=AR / Buluşma)
İnsanların ayrıntılarla boğulmadığı günlerden kalma güzel bir cümle vardır: “Göz gördü, gönül sevdi... (ALİ AYÇİL / Ceviz Sandıklar ve Para Kasaları)
Sana kendimden bahsetmeyi özlüyorum. Kendi kendime konuşmayı öğrenmeliyim. (J-L. FOURNIER Dul) /
İskemlelerden özellikle korkuyorum çünkü biçimleri bir insan yokluğunu çağrıştırıyor. (EMILE AJAR / YalanRoman)
Akşam olmak üzere. Bu nasıl anlaşılır? Yerdekiler göğe bakınca mesela. (BEThL NURATA /Yüzümü Tanı)
Tanıdığım en mutsuz insanlar, pop müzikten en çok hoşlananlardır ve bu mutsuzluğa pop müziğin yol açıp açmadığını bilmiyorum ama, bildiğim bir şey var ki insanlar mutsuzluk üzerine yazılmış şarkıları mutsuzluğu yaşamaya başladıklarından çok daha uzun zamandır dinliyorlar. (NICK HORNBY / Ölümüne Sadakat)
Aforizma modern insanın kullandığı bir ağrı kesicidir. Hiç olmanın ağrısını dindirir. Sonra ağrı yine başlar. (BARIŞ BIÇAKÇI / Sinek Isırıklarının Müellifi) Ay gibi hepimizin bir yanı karanlık. (L.DURRELL / Balthazar )
Belki de telepati dediğimiz şeyin tamamı koku duyusundan kaynaklanıyordur. Belki diğer insanların düşüncelerini okumuyoruz da, kokluyoruz. (TOM ROBBINS / Parümün Dansı)
... kağıda son olarak şu notu düştüm: “Anladım ki kendine güvenmek diye bir şey yok. Çünkü teslim olduğumuz Allah...” (LEYLA İPEKÇİ / Gecenin İkinci Rüyası)