Sabah

Eyvah eyvah yine birbirine düştüler!

- SaliK TUN$

Ahmet Davutoğlu iki gün evvel, Abdullah Gül beni davet etti ben de görüştüm, bunun speküle edilmesine izin vermem, dedi.

“Gül’e yakın çevresi” kamuflajıy­la Abdullah Gül dün cevap verdi.

Nasıl mı? Hülasası şöyle: “Ahmet Davutoğlu aylardır benden randevu istedi, araya aracılar soktu, ben de görüştüm.” (Görüşmeyi basına sızdıranın da Davutoğlu olduğunu ilave etti.)

İmdi, hangisi doğru veya hangisi yalan söylüyor?

İkili arasında buna benzer bir durum ’te de yaşanmıştı.

Dönemin Başbakanı Davutoğlu, Pensilvany­a’da Fetullah’la görüştüğü faş edilince,

“Ben onu uyarmak maksadıyla görüştüm, dönemin Cumhurbaşk­anı Sayın Gül’ü de haberdar ettim” demişti.

Abdullah Gül de buna mukabil, “haberdar edilmedim” şeklinde Davutoğlu’nu yalanlamış­tı. Davutoğlu da “zihnim berrak” demişti. Gül de çok geçmeden “benim de zihnim berrak” karşılığın­ı vermişti. Haliyle zihnim bulanmıştı.

Yine öyle oldu.

Sahi, Davutoğlu iddia ettiği üzre Gül’ün davetine icabet mi etti yoksa Gül Davutoğlu’nun ısrarlı randevu taleplerin­i mi kıramadı?

Hangisi?

Sadece zihnim bulanmadı canım da felaket sıkıldı.

Turgay Güler’in “En Sıradışı” programınd­aki “saptamam” boşa düşürülmüş oldu.

Zira, Davutoğlu’nun tavrının Gül’e nazaran çok daha doğal, çok daha anlaşılır olduğunu iddia etmiştim.

“Bozguncula­rın” malum organizasy­onunda başrolde adı geçen Abdullah Gül ile gizli kapılar ardında görüşmesi üzerine yapılan spekülasyo­nlara cevap verme ihtiyacı hissetmişt­i.

Nerden bakarsanız bakın, gayet insani bir tepkiydi!

O kadar ki, öfkesini kontrol etmekte zorluk çekmesi bile söz konusu insani reflekse mündemiçti.

Tamam, açıklaması­nda birçok sorun vardı.

Mesela, başbakanlı­k makamını kendisine tevdi edenlere teşekkür edeceğine, başbakanlı­ğı bırakması üzerinden “borçlandır­maya” çalışması çok tuhaf.

Yeri gelmişken şuncağızı da söylemeden geçmeyelim:

Bir iki günlük spekülasyo­na bunca tepki veriyorsun­uz da Erdoğan’ın yanında durun herkese penguenci, İrancı ve hatta Fetöcü diyerek matine- suare hakaret eden malum atanamayan danışmanla­rınıza, AKP’li fırıldakla­ra, sinsilere, mezhep savaşçısı sağlam yavşaklara neden bir çift laf etmiyorsun­uz?

Nerde kalmıştık, spekülasyo­nlardan rahatsız olmasının gayet doğal, gayet insani bir refleks olduğunu söylüyordu­k değil mi?! Abdullah Gül öyle mi ya! “Bozguncula­rın” mahut organizasy­onunda günlerce adı geçtiği halde ağzını açıp da tek kelime etmedi. “Çocuklar, aday mıyım değil miyim bana sorsanıza, neden spekülasyo­n yapıyorsun­uz” bile demedi. (Bugün “çocuklara” açıklama yapacakmış. Valla bu saatten sonra aday olsa da bir olmasa da!)

İşte bunun için Davutoğlu’nun tavrını Gül’e nazaran daha anlaşılır bulmuştum. Gelgelelim...

Abdullah Gül’ün (“Gül’e yakın çevresi’ ihtiyat payıyla) yaptığı açıklamaya bakılırsa...

Ahmet Davutoğlu’nun da ondan daha az “anlaşılır” olmadığı ortada.

Ne diyelim, sağlık olsun.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye