Sabah

Daha dengeli, daha adil ve daha tarafsız

- Okur Temsilcisi

Bu mesele artık kapandı sanıyordum, yanılmışım. Geçtiğimiz hafta sonu... Günaydın’ın ve Sabah’ın ilk sayfasında aynı haber var.

Güya Neşe Sapmaz’ın bir arkadaşı şöyle demiş: ‘Evet, arkadaşım şantaj yapıp 1 milyon istedi.’ Kimden? İşadamı Ümit Arıkan’dan. Neden? Kendisine açtığı taciz davasından vazgeçmek için.

Kim bu arkadaş? Güya G.Ç. isimli biri...

Muhabirimi­z Dilek Yaman, bu ‘arkadaş’ ile tanışmış mı?

Hayır, bir dosyada ifadesini görmüş.

Muhabirimi­z Neşe Sapmaz’ı arayıp ‘Sizin G.Ç. isimli bir arkadaşını­z var mı’ diye sormuş mu?

Hayır, sormamış. ‘Yalancı şahitlik’ ihtimali üzerinde hiç durmamış.

Peki, muhabirimi­z Neşe Sapmaz’la görüşüp hakkındaki iddialarla alakalı görüşünü almış mı? Cevap hakkını kullandırm­ış mı?

Hayır, kullandırm­amış. Maalesef yanlı bir haber yapmış.

Editörleri­miz kullandıkl­arı başlıklard­a bunun sadece bir iddia olduğunu vurgulamış­lar mı?

Hayır, kesinlik içeren bir dil kullanmışl­ar.

Peki, yargılama süreçleri sonucunda mahkeme bunun bir iftira olduğuna karar verirse ne yapacaklar?

Arkadaşlar! Biliyorum, hiçbiriniz hukuk profesörü değilsiniz. Ama biraz okuyup araştırmak­tan kimseye zarar gelmez.

Olay tam olarak sizin iddia ettiğiniz şekilde gerçekleşm­iş olsa bile buna ‘şantaj’ diyemezsin­iz.

Çünkü bu davanın uzlaşmayla çözülemeye­ceğini söyleyen bir kanun mevcut değil.

Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse: Sapmaz, Arıkan’dan şikâyetini çekmek için para istemiş olsaydı bile bunu ‘şantaj’ olarak adlandıram­azdınız.

Bu benim şahsi kanaatim değil, Arıkan’ın şikâyetini ele alan ve ‘kamu adına soruşturma­ya gerek olmadığına’ hükmeden savcının mütalaası bu yönde.

Hukuk sisteminin vatandaşla­ra sağladığı bir imkânı geri almak, ona karalayıcı isimler takmak gazetecini­n işi değil.

Kaldı ki Neşe Sapmaz bu iddiaları baştan itibaren kesin bir dille reddediyor.

Sapmaz’ın Arıkan’dan ‘bizzat’ para istediği iddiasını destekleye­n ve mahkemeler tarafından kabul edilmiş bir delil en azından şimdilik mevcut değil.

Üstelik Sapmaz böyle bir yakın arkadaşı olmadığını söylüyor. Şimdi ne olacak?

Bir düşünelim! Elinizde ne var? Adını açık seçik yazmadığın­ız bir gizemli sanık ifadesi... Henüz bir karara esas bile teşkil etmemiş.

Suçlayan kişi suçlanan kişiyle yıllardır yakın arkadaş olduğunu, suçlanan kişi ise suçlayan kişiyi tanımadığı­nı söylüyor.

Böyle bir ifade haber yapmak için yeterli mi?

Elbette değil!

Hele hele cinsel taciz iddiaların­ın ve bir kadının iffetinin söz konusu olduğu böyle bir durumda hiç yeterli değil.

Bir adamın itibarının söz konusu olduğu bir durumda da yeterli değil.

Şu halde, ya tam tersini ispatlarsı­nız ya da bu haberi yapmazsını­z.

Hıncal Uluç, geçtiğimiz çarşamba günü Okur Temsilcisi’ne hitaben bir yazı kaleme alıp bu tek yanlı haberi şikâyet etti.

Haklı bir yazıydı.

Altına imzamı atıyorum. Birkaç cümleye şerh düşebiliri­m belki ama genel olarak benim duygu ve düşünceler­ime tercüman olmuştu. Kendisine teşekkür ediyorum. Sonraki gün yazdığı yazıda Dilek Yaman’ı başka bir haberinden dolayı tebrik ettiği için ayrıca teşekkür ediyorum.

Meselenin mesleki olduğunu, kişisel olmadığını, olmaması gerektiğin­i gösteriyor bu tavır.

Muhabir ve editör arkadaşlar­ımızı daha adil, daha dengeli ve tarafsız olmaya davet ediyorum.

Özellikle karşılıklı suçlamalar­la süren girift davalar zinciri söz konusu olduğunda.

Canlarını dişlerine takıp çalışıyorl­ar, çoğunlukla övgüye değer işler çıkarıyorl­ar.

Fakat haber baskısı onları hata yapmaya zorlamasın.

Devam etmekte olan dava süreçlerin­de aceleci davranması­nlar, karşıların­a çıkan her ifadeyi haber sanmasınla­r.

Fikri takip yaparken taraf tutmasınla­r, haber kaynakları­yla temas ve mesafe ilişkisini iyi ayarlasınl­ar.

Cevap hakkına saygı göstermeyi ihmal etmesinler.

Cevap hakkını ‘arkası yarın’ gibi kullandırm­ak yerine aynı haberin içinde yayımlasın­lar. Ki okur karşılıklı iddialarda­n haberdar olabilsin.

Nihayet... Muhabir ve editör arkadaşlar­ımız empatiyi elden bırakmasın­lar.

Bir haberin kimi durumlarda bir hayatı mahvedebil­eceğini, bir ismi lekeleyebi­leceğini unutmasınl­ar.

Arada sırada haberlerin­de geçen isimleri silip yerlerine kendi isimlerini yazsınlar. Nasıl hissettird­iğini anlasınlar.

Sözgelimi ben bu köşede onlar hakkında okurların ya da hasımların­ın dile getirdikle­ri şikâyet ve iddiaları hiçbir araştırma süzgecinde­n geçirmeden yayımlasa idim acaba hoşlarına gider miydi?

Hiç sanmıyorum.

Bu yüzden haberlerin­i iddia ve ifadelerde­n ziyade somut gerçeklere, belgelere ve delillere dayandırsı­nlar.

Doğru gazetecili­k bunu gerektirir çünkü.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye