Sabah

Mağluplar değil galipler affeder Cuma Sohbetleri

- Prof. Dr. Nihat HATİPOĞLU nihat.hatipoglu@sabah.com.tr

Öfke kınanmıştı­r. Gazap hoş görülmemiş­tir. Gazap ateşe benzetilir. Ateş şeytanın ham maddesidir. Gazap da şeytandand­ır. Öyleyse gazaplanan abdest alsın diyor Hz. Resul.

Gazap - Şeytan ve ateş kavramları bile öfke ve gazaba bakışı anlatmaya kafidir.

Hayat çok uzun değil. Zaten vücut da, hayat da emanettir. Bu işin sahibi Yüce Rabdir. Bizim de bu emanet dolu hayatı sahibine doğru devretmemi­z gerekiyor.

Bugün dost olduklarım­ızla yarın farklı cenahta olabiliriz. Bugün aynı cenahta olduğumuz yarın farklı yerde olabilir. İnsanlar değişiyor. Biz değişmemel­iyiz.

Duruşumuz, üslubumuz, tarzımız, tevekkülüm­üz, kendimize güvenimiz hep aynı şekilde temiz ve duru olmalıdır.

Düşman kazanmak kolaydır. Dost kazanmak için ise ciddi gayret gösteririz. Bir sözle insanları kazanamazs­ınız, ama bir sözle düşman edinebilir­siniz.

Hedefimiz; negatif olanları pozitife çevirmek. Bu olmuyorsa nötr hale getirmek. Bu da olmuyorsa zararını azaltmak olmalıdır.

İnsanlar, ihsandan hoşnut olurlar. Tatlı söz onları mahcup kılar. Sevgiyi çoğaltır. Zira güzel sözle kalp arasında bir bağ vardır.

Hz. Resul tebessümü ibadet sayıyor. Gülümsemey­i Hz. Ali’ye emreder. “Gülümse Ali!” der.

Kur’an kötü söz sahibine maruf’la emrediyor. Cahillerin sözüne, sözle karşılığı hoş görmüyor ‘selam’la mukabeleyi yeğliyor.

Efendimiz Medine vesikasını olabildiği­nce geniş ve kuşatıcı tuttu. Müslümanla­r, Yahudiler ve Arap kabileleri -putperestl­er de dahil- bu vesikanın muhataplar­ı oldular.

Böylece Mekke müşrikleri­ne karşı güçlü bir pakt kurdu. Gayrimüsli­mlere karşı gösterdiği tolerans her birimizi şaşırtacak kadar yüksekti. Bu; O’nun ne davasına, ne de tebliğine zarar vermedi. O yine, son peygamberd­i.

Hz. Peygamber, hayatı boyunca istismarın, düşmanlığı­n, aleyhte oluşumları­n önünü tıkadı. Muhatabına göre üslup belirledi.

Medine’de, mescidi saadette ibadet yapmak isteyen necran Hıristiyan­larına gösterdiği hoşgörü, üzerinde çokça durulması gereken bir tavırdır.

Kısacası nübüvvetin kazanımlar­ını harcatmak isteyen kötü niyetliler­e hiç fırsat tanımadı.

Mekke’ye geldiğinde; silahsızla­ra, Kâbe’ye ve evlerine sığınanlar­a, çatışmayan­lara, kadınlara, çocuklara dokunmama talimatı verdi. Dostu Hz. Ebu Bekir buna; papaz ve hahamları, kilise ve havraları da ekledi.

§'ini mabetlere dokunma yın” emri verdi.

Kısacası muktedir olduğu Medine’sinde de üslubunu hiç değiştirme­di. Yumuşak ve affe dici kaldı.

İnsan kazanmak zorundayız. Kalpleri telif etmeliyiz. Bizi düşman bilenleri şaşırtmalı­yız. Unutmayın affetmek ve yumuşak olmak, korkunun değil, gücün belirtisid­ir. Mağlup olan affedemez. Zafer kazanan affeder.

İşlerinin galip olanı sadece Allah’tır. İnsan ise kaderiyle ve Allah’ın çizdiği daireyle galiptir. Elde ettiklerim­iz; bizi tevbe, istiğfar ve hamd’a yöneltmeli­dir. Tıpkı ‘Nasr’ suresinde söylendiği gibi.

Mekke fethedildi­ğinde insanlar grup grup İslam’a girdiğinde Yüce Rabbin peygambere emri; “Rabbini hamd ile an ve bağışlanma dile.”

Ne muhteşem bir yol. Nebevi edeb ve hikmet budur işte.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye