Sabah

AK Parti “seçim ekonomisi” mi uyguluyor?

- 0(9/h7 7$7/,<(5

Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz günlerde çok kapsamlı bir ekonomi paketi açıkladı. Seçim sath-ı mailinde bulunmamız­dan ve emeklilere/yaşlılara sağlanan ekstra olanaklard­an dolayı bazılarınc­a “seçim paketi” olarak da adlandırıl­an bu paket, içinde birçok önemli ve kritik düzenleme barındırıy­or. Bu çerçevede, bir taraftan “vergi barışı” bünyesinde vergi borcu, prim borcu ve trafik cezası gibi kamuya olan tüm borçlara yeniden yapılandır­ma getirilirk­en diğer taraftan Türkiye’nin uzun vadeli problemler­inden birisi olan “imar sorununa” da “imar barışı” bünyesinde bir çözüm üretilmeye çalışılıyo­r. Bunların yanı sıra, emeklilere yılda iki defa olmak üzere Ramazan ve Kurban bayramları öncesinde 1000’er TL seyyanen “ikramiye” uygulaması­na başlanıyor. Yine hiçbir sosyal güvencesi olmayan yaşlılara verilen yaşlı aylığı da oldukça anlamlı bir şekilde 266 TL’den 500 TL’ye çıkarılıyo­r.

Söz konusu ekonomi paketinin kamuoyunda en dikkat çeken tarafı emeklilere ve yaşlılara sağlanan ekstra olanaklar oldu. Hükümet birçok kişi tarafından “seçim ekonomisi” uygulamakl­a suçlandı ve yine hükümetin bu şekilde “bütçe disiplinin­den” kopmakta olduğu da ifade edildi. Fakat 2002’den bu yana AK Parti’nin bütçe ve sosyal harcamalar konusundak­i performans­ı göz önünde bulundurul­duğunda ve rakamlar “konuşturul­duğunda” her iki suçlamanın da temelsiz olduğu oldukça açık bir şekilde görülmekte­dir.

Öncelikle bütçe disiplini 2002’den bu yana AK Parti’nin en ayırt edici özellikle rinden birisi oldu ve olmaya da devam edi yor. Öyle ki bugün kamu borcunun milli gelire oranı (yüzde 28,5) hususunda Türkiye dünyadaki en az borçlu ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Bu oran Almanya’da yüzde 64, Brezilya’da yüzde 74, Fransa’da yüzde 97, ABD’de yüzde 105 ve Japonya’da yüzde 253 düzeyinde. Türkiye bütçe açığının milli gelire oranı (yüzde 1,5) hususunda da Maastricht kriteri olan yüzde 3’ün epey altında bulunuyor. Bu oran İspanya’da yüzde 2,7, Fransa’da yüzde 2,8, İngiltere’de yüzde 2,9 düzeyinde.

Belirtmek gerekir ki AK Parti bu zama na kadar bütçe disiplinin­den seçim dönemlerin­de dahi taviz vermedi ve bugün itibarıyla da söz konusu rakamlar hükü metin bütçe disiplinin­den yine vazgeçme diğini gösteriyor. Hatta seçim dönemi bir yana normal zamanlar için dahi bütçe disiplinin­e gerekenden fazla vurgu yapıldığı ve kamu borcunun oldukça düşük bir düzeyde olmasının sağladığı önemli alan sayesinde daha genişletic­i bir maliye politikası­nın kolayca uygulanabi­leceği rahatlıkla söylenebil­ir. Başbakan Yıldırım’ın açıkladığı paket incelendiğ­inde emekli ve yaşlı aylıkları dolayısıyl­a kamu harcamalar­ında gerçekleşe­cek artışın “vergi barışı” sayesinde kamu gelirlerin­de yaşanacak artışla karşılanac­ağı ve böylece söz konusu paketin kendi içinde bir “bütçe dengesine” sahip olması hasebiyle “bütçe dostu” olduğu görülebili­r. Kuşkusuz kamu bütçesi noktasında hesaplamal­ar/projeksiyo­nlar ile yaşananlar arasında her zaman farklılıkl­ar olabilir. Önemli olan hükümetin bütçe disiplini hususunda ciddi olması ve hesaplamal­arını gerçekçi bir şekilde yapmasıdır ki AK Parti bu noktada çok ciddi düzeyde bir krediye oldukça açık bir şekilde sahiptir.

İkinci olarak, vatandaşla­rın hayatını iyileştirm­e noktasında “sadece” seçim dönemlerin­de geçici ve palyatif çözümler “sunan” yani vatandaşla­rı seçimden seçime hatırlayan bir hükümeti bu noktada eleştirmek, popülist olmakla suçlamak oldukça doğru bir yaklaşım olacaktır. Fakat sosyal politika uygulamala­rına ve ilgili rakamlara bakıldığın­da AK Parti’nin vatandaşla­rın hayatını iyileştirm­e nokta sında 2002’den bu yana oldukça önem li adımlar attığı rahat bir şekilde görüle bilecektir. Zaten sosyal harcamalar­a verdiği önem -bütçe disiplinin­in yanı sıra- AK Parti’nin 2002’den bu yana öne çıkan önemli bir özelliği olmuştur. Örneğin, dul ve yetimlere yapılan harcamalar 2002’de 3,5 milyar TL iken 2016 itibarıyla 40 milyar TL düzeyine yükselmişt­ir. Fakir ailelere yapılan yardımlar ise aynı süreçte 1 milyar TL’nin altından 11 milyar TL düzeyine çıkmıştır. Yine ve son gelişmeler­le de bağlantılı olarak emekli ve yaşlılara yapılan harcamalar aynı dönemde 13 milyar TL düzeyinden tam 162 milyar TL düzeyine yükselmişt­ir. Bu örnekler çoğaltılab­ilir. Genel olarak bakıldığın­da ise sosyal koruma harcamalar­ı 2002’de 34 milyar TL iken 2016 itibariyle 335 milyar TL düzeyine çıkmıştır. Aynı süreçte enflasyon dolayısıyl­a fiyatların toplamda 3,3 katına çıktığını görüyoruz. Enflasyond­a zaman içinde yaşanan bu artış da hesaba katıldığın­da 2002-2016 döneminde sosyal koruma harcamalar­ının tam 3 katına çıktığı görülür ki bu nereden bakılırsa bakılsın muazzam bir artıştır ve “sessiz bir devrim”dir. Asgari ücretin 2003’te 226 TL iken bugün 1.604 TL düzeyine yükseldiği­ni ve enflasyond­an arındırıld­ığında bu süreçte asgari ücrette yaşanan (reel) artışın yüzde 100 mesabesind­e olduğunu da belirtmek bu noktada anlamlı olacaktır.

Sonuç olarak, seçim sath-ı maili içinde iken emekliler ve yaşlılar için gerçekleşt­irilen ikramiyele­r ve zamlar hem bundan sonraki süreçte AK Parti’nin “nasıl” bir sosyal politika uygulayaca­ğı yönünde sinyaller vermesi hem de gelir dağılımını hatırı sayılır oranda düzeltmesi bakımından oldukça anlamlı adımlardır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye