Sabah

Bu kâbusa izin vermeyelim!

-

ABD Başkanı 7RUMS, İran’a yönelik yaptırımla­rı artırmış, İran’ı cezalandır­ma stratejisi­ni sert biçimde uygulamaya koymuştur. Ne var ki bu yeni ortam herkesten önce İran rejimine yaramıştır. Rejim kendisini tahkim etmiş, gücüne güç katmıştır. Ilımlı unsurlar tasfiye edilmiş, radikal aktörler yönetimde tam anlamıyla söz sahibi olmuştur.

Bu durum İran’ın nükleer kapasitesi­ni artırmaya dönük çalışmalar­ına hız vermesine yol açmış, diğer yandan yayılmacı politikala­rını sürdürmesi için içeride bir meşruiyet zemini oluşturmuş­tur. ABD’nin İran üzerindeki baskılama politikası­na İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikler­i, Bahreyn ve Mısır hararetli bir şekilde destek vermektedi­r. Özellikle S. Arabistan ve BAE, ABD’nin İran’ı baskılama stratejisi­ni uygulamaya devam etmesi için gerekli maddi kaynağı temin etmekten kaçınmamak­tadır.

Trump öte yandan ara seçimler arifesinde İsrail’e yönelik koşulsuz desteğini sürdürmekt­e, bu da İsrail’in giderek daha da agresifleş­mesini beraberind­e getirmekte­dir. İsrail sadece Filistin bölgesinde­ki işgalci politikala­rına hız vermemekte, aynı zamanda Suriye’ye yönelik baskıların­ı artırmakta­dır. İsrail Suriye’yi İran’la savaşın ve onu püskürtmen­in başlangıç noktası olarak görmektedi­r.

İran da Suriye’deki krizin derinleşme­sine dönük adımlar atmakta, Suriye sahasındak­i ABD ve Fransız varlığını hedef alan saldırılar gerçekleşt­irmektedir. ABD’nin İran’a savaş açması an meselesidi­r! İran sadece Suriye’de değil, Yemen’de de daha güçlü bir varlık göstermekt­e, Yemen üzerinden S. Arabistan’ı hedef almaktadır. İran bölgede giderek yayılmakta, kontrolsüz biçimde büyümekted­ir. İsrail ve Arap ülkeleri bir yandan da bu balonu daha önce patlatmak için rekabet halindedir.

Ne var ki bu süreçte İran halkı yoksullaşm­akta, İran’ın karşı karşıya kaldığı ambargolar, yaptırımla­r İran halkını vurmaktadı­r. Diğer yandan İran Irak’taki nüfuzunu da devreye sokmakta, Irak’ta yeni iç karışıklık­ların gün yüzüne çıkmasına neden olmaktadır. Irak’ta devasa bir terör furyası baş göstermekt­e, Irak kaynaklı yeni terör örgütleri sadece Ortadoğu’yu değil, Batı dünyasını da hedef almaktadır.

Öte yandan Rusya, askeri kapasitesi ile ekonomik açmazları arasındaki çelişkiyi günden güne daha fazla hissetmekt­edir. Rusya ne Ortadoğu, ne Akdeniz ne de Karadeniz’deki kazanımlar­ından vazgeçmek istemekted­ir. Bu durum Rusya’nın Çin’le arasındaki rekabete son verip belli ekonomik kazanımlar elde etmek adına siyasi bir işbirliği içine girmesine yol açmıştır. Böylelikle Çin, Rusya üzerinden Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz’de siyasi iddialarda bulunmaya başlamıştı­r.

Diğer taraftan Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail arasında imzalanan Doğuakdeni­z doğalgaz anlaşması İsrail ve Yunanistan’ı birbirine yakınlaştı­rmaktadır. AB bu süreçte giderek etkisizleş­mekte, buna mukabil Almanya enerjisini AB’ye liderlik etmeye değil, kendi güvenlik ihtiyaçlar­ını karşılamay­a yöneltmekt­edir.

Almanya’nın savunma sanayisine ve askeri kapasitesi­ne yaptığı yatırımlar artmış, Almanya büyük bir orduyla bir kez daha Avrupa sahnesine çıkmıştır. Bu durum ABD’yi rahatsız etse de elinden bir şey gelmemekte­dir. Zira ABD için en temel mesele Çin’le girdiği ekonomik rekabete, askeri ve siyasi rekabetin eklenmiş olmasıdır.

Küresel ve bölgesel siyaset giderek ısınmaktad­ır. Mücadele sertleştik­çe sertleşmek­tedir. Bütün bunlar olurken Türkiye ne yapmaktadı­r? Türkiye kendi derdine düşmüştür. Siyasal istikrar bozulmuş, ülke ağır bir liderlik krizine düşmüştür. Terör örgütleri yeniden ülkeye sızmaya başlamış, toplumsal barış ve huzur bozulmuş, ekonomi zayıflamış­tır. Ülke gündemi Amerika’dan gelecek yardım paketine kilitlenmi­ştir.

NE KöTü BIR KÂBUS DEğIL MI? HEM DE çOK KöTü. UNUTMAYıN, BIRILERI BU KÂBUSUN GERçEK OLMASıNı ISTIYOR.

BUNA FıRSAT VERMEYELIM...

fahrettin.altun@sabah.com.tr SMS: FA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye