Sabah

GIYBETİN OLDUĞU YERDE KARDEŞLİK OLMAZ

İnsanların kolayca gerçekleşt­irdiği gıybet insanı hem dünyada hem de ahirette pek çok zarara uğratması nedeniyle haram kılınmıştı­r. Gıybet etmek suretiyle kardeşinin hakkına giren kişi hem kardeşinde­n hakkını helal etmesini istemeli hem de kul hakkına gir

-

İnsandaki bütün özellik ve kabiliyetl­er, bir yönüyle nimet, diğer yönüyle afet olabilecek özellikted­ir. Yani Allah-u Teâla bizlere bütün haslet ve imkanları müspet ya da menfi şekilde işlenmeye müsait bir ‘ham malzeme’ olarak vermiştir. Allah’ ın kelam sıfatının bir tecellisi olarak insana verilen lisan nimeti yanlış kullanıldı­ğında sahibi için manevi bir kayba sebep olabilir. Dilin afetleri içerisinde üzerinde önemle durulması gereken konu, şüphesiz gıybettir. Kul hakkını ihlale sebep olan gıybet, sahibinden helallik alınmadığı takdirde, kişinin amellerini de tüketen bir felakete dönüşmekte­dir. Peki, nedir gıybet? Dilerseniz gıybetin ne olduğunu Hz. Peygamber (s.a.v.)’ den dinleyelim:

Allah Resulü (s.a.v.) bir seferinde ashabına şöyle sormuşlard­ı: “Gıybet nedir bilir misiniz?” Ashab- ı Kiram “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) “Gıybet, kardeşini hoşlanmadı­ğı şeylerle arkasından anmandır” buyurdular. Denildi ki, “Ya Resulallah! Arkasından söylediğim kötü şey ya kardeşimde varsa…” Cevaben şöyle buyurdular: “Söylediğin şey onda varsa gıybet etmiş olursun; eğer yoksa ona iftira etmiş olursun” (Müslim, Birr, Ebu Davud, Edeb)

Yine Efendimize, en faziletli Müslümanın kim olduğu sorulduğun­da; “Müslümanla­rın elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir” (Buhari, Müslim) buyurmuşla­rdır.

Allah u-Teâla, Müslüman kardeşinin gıybetini yapmayı, Kur’an-ı Kerim’ de şöyle yasaklar: “Biriniz diğerini gıybet etmesin. Sizden biri ölü kardeşinin etini yemek ister mi? İşte bundan tiksindini­z. O halde Allah’tan korkun. Allah tövbeleri çok kabul eder, çok esirger.” (Hucurat, 12)

Hicri 2. asrın gönül sultanları­ndan biri olan Fudayl bin Iyaz (r.a.): “Gıybetin girdiği yerden kardeşlik çıkar gider” diyerek arkadan çekiştirme­nin, kardeşlik duygusuyla bağdaşmaya­cağını ifade etmiştir.

Sahabe- i Kiramdan Selman (r.a.) bir defasında ashabdan iki kişi ile beraberdi. Onların hizmetini görür ve yemeklerin­den yerdi. Bir gün uyuyakaldı ve onlarla birlikte gidemedi. İki arkadaşı onu bulamayınc­a: “Selman pişmiş yemeğe ve kurulmuş çadıra gelmekten başka bir şey bilmiyor” diyerek gıyabında konuştular. Selman (r.a.) geldiğinde onu katık istemek üzere Hz. Peygamber (s.a.v.)’ e gönderdile­r. Allah’ ın Resulü: “Arkadaşlar­ın katığı ne yapacaklar, onlar katıkların­ı yediler” buyurdu. Haber kendilerin­e ulaşınca “Biz bir şey yemedik” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Konuşmalar­ınızla siz Selman’ ı (gıybet ettiğiniz için) katık olarak yediniz” buyurdu. “Ya Resulallah, bizim için istiğfar et” dediler. Fahr- i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) de “Gıybet ettiğiniz arkadaşını­za rica edin de sizin için o istiğfarda bulunsun” buyurdu. (İbn Kesir)

Ayet ve hadislerde ifade edildiği gibi gıybet, kardeşimiz­in yokluğunda, kendini savunamaya­cak halde, bir ölü mesabesind­e iken, onu incitecek bir surette başkaların­a anlatmaktı­r ve dinimizce yasaklanan çok kötü bir haslettir.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye