24 HAZİRAN’DA ZAFER BAYRAĞINI DALGALANDIRACAĞIZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin Isparta ve Balıkesir mitinglerinde konuştu: Yeni ufukları birlikte kutlayacağız
BİZ Türkiye’yi şaha kaldırmanın hayalini kuruyoruz. Yeni dönem ülkenin şahlanış dönemi olacak. 24 Haziran’da zafer bayrağını dalgalandıracağız. Manipülasyonlarla bizi yıldıramazsınız. Kurla bizi vuramazsınız.
YIKICI MUHALEFETE ÜLKE TESLİM EDİLİR Mİ?
ÜLKENİN prestijli projelerini yıkmaktan bahseden bir muhalefete Türkiye’nin direksiyonu teslim edilir mi? Amerika’dan arayıp işletmişler, haberi yok. Sen kimsin ki ABD’nin yetkili mercileri sana böyle bir bilgiyi verecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Isparta mitinginde 24 Haziran seçimleri ve Türkiye’nin 2023 vizyonuyla ilgili önemli mesajlar verdi. İşte Erdoğan’ın sözleri;
■ Maşallah Isparta bugün bambaşka. Bu meydanda hükümetine, geleceğine sahip çıkan bir Isparta görüyorum. 24 Haziran’da Vakit Türkiye Vaktidir diyen bir Isparta görüyorum. 24 Haziran’da güçlü meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye demeye hazır mıyız? 16 Nisan’da olduğu gibi 24 Haziran’da da rekorlara imza atıyor muyuz? 24 Haziran akşamı ülkemiz önünde açılan yeni ufukları hep birlikte kutlayacağız inşallah. Yeni dönem şahlanmış bir dönem olacak. Isparta’da bu iş Allah’ın izniyle bitti.
■ Makamların mevkilerin koltukların bizi hedefimizden saptırmasına asla fırsat vermedik. 16 yıl önce iktidara gelirken nasıl heyecanlıysak bugün de bu meydanda inanın ilk günkü gibi heyecanlıyız. Türkiye pek çok rekora imza attı. Yatırımlarda, ekonomide, sağlıkta cumhuriyet tarihinin en büyük hamlelerini gerçekleştirdik. İçerden ve dışardan gelen onca saldırıya rağmen, birlik ve beraberlikten asla taviz vermedik. Türkiye dosta güven aşılarken, hasımlarının da yüreklerine korku sardı. Afrin’de en 4 bin 480’ini etkisiz hale getirdik. Kuzey Irak’ta 419 teröristi etkisiz hale getirdik. Yurt içinde 405 teröristi etkisiz hale getirdik.
■ Çıraklarla mıraklarla bu iş olmaz. Bu iş kürekle mürekle olmaz. Çıkmış birileri, kurmuş şuymuş buymuş. Geçin o işleri. Kurla murla bizi vuramazsınız. Bu manipülasyonlarla bizi vuramazsınız. Çıkmış birisi de diyor ki “Biz Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız” Öbürü diyor ki “Yatırımları durduracağız” Ya diyor “senin bütçen boş” diyor. Ya sen anlamazsın ki bu işten. Ekonomi bizim işimiz. Kaynakları çeşitlendirerek bu yatırımları biz yaptık biz. Bunlar ne derse desin biz yatırımlara devam edeceğiz. Diyor ki, “Erdoğan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptı, ‘ben de dördüncüyü yaptırım.’ Ya senin ne haddine? Ne haddine? Bir taraftan şunu yaptırmam, bunu yaptırmam diyeceksin. Öbür taraftan ‘Ben de dördüncüyü yaptırırım’ diyor. Milli bütçede para yok diyorsun. Biz her şeyin bütçedeki parayla yapılmayacağını bilen bir iktidarız. Dünyaya da bunun örneği olduk. Ülkenin prestijli projelerini yıkmaktan bahseden bir muhalefete Türkiye’nin direksiyonu teslim edilir mi? Telefonda kulağına fısıldanan her şeyi doğru sanan birine dış politika emanet edilir mi?
■ Çıkmış bir tanesi diyor ki “Cebinde paran var mı” Ya Ispartalıya sor, Isparta Şehir Hastanesi’nde hayat nasıl diye bir sor. Ey bay Kemal sen SSK’nın genel müdürü olduğu zaman o hastanelerin durumu neydi be, gel de hastane gör hastane. Hastane görmek istiyorsan Isparta’ya gel. Mersin’e gel. Yozgat’a geldi. Hastane görmek istiyorsan Kayseri’ye gel. Gel de gel.
■ Genel Başkan ile de aday önce bir zıtlaştılar. Bir ara ne diyordu? O zaman adaydı, henüz seçilmemişti “Bir girdin kaybettin, iki girdin kaybettin, üç girdin kaybettin, dört girdin kaybettin. Beş girdin kaybettin. Kaybettin, kaybettin, kaybettin’ Öyle mi? Ama şimdi enteresan. Tamam o güzel de o ne diyor şimdi? Ona böyle bir görevlendirme yaparken de ‘gel bakalım Muharrem diyor gel’ Bakın ne hale geldiler. İşte 24 Haziran bunlara haddini bildirme günü olacaktır.
■ Çok daha iyisini taahhüt etmek yerine yatırımları yıkmaktan, engellemekten bahsediyorlar. Zaten hayatlarınız boyunca böyle geldiniz. Kargayı tek kuş, yıkmayı iş sananlara hükümet emanet edilmez. Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmazmış. Bunların da bu ülkede bir dikili ağaçları olmadığı için, yıkmayı, durdurmayı siyaset yapmak zannediyorlar. Böyle köhne bir siyaset anlayışı olabilir mi?