Allah’ın birleştirdiği kalpleri bölmeyin
İslamiyet hem insanların hem de toplumların bir arada barış içinde yaşamalarını gerektirir. Müslümanlar da bunun için fitneden uzak şekilde kardeşlik hukukuna uyarak yaşamlarını sürdürmeli
Ne zaman bir olsak, iyi işler yapsak mutlaka şeytan ve nefislerimiz şer üretmeye başlar. Gücümüzü, kuvvetimizi, zafiyete uğratır. Elimizdeki gücü ve imkânı sarsar. Elimizdekini alır. Ve bizi ortalıkta perişan halde bırakır. Ondan sonraki yakınmaların, eyvahların hiçbir manası yoktur. Giden gitmiştir. Geri gelmez.
Yüce Rabbimizin verdiği her imkân ve her güç aslında bir imtihandır. Yüce Rabbimiz imkânları ve gücü, nimet ve fırsatları nasıl kullandığımıza bakar. Yanlış kullanırsak ibadetimize ve samimiyetimize bakmadan alır. Bir daha da vermez.
Bildiğiniz gibi “Uhud” Hz. Peygamber’in (s.a.v.) başkomutanlık yaptığı bir savaştır. Bu savaş sahabenin söz dinlememesi sonucunda ağır darbeyle kapanmıştır. Elbette burada hepimizin alacağı ders vardır. Kur’an-ı Kerim müminleri uyarıyor. Gücünüzü kalplerinizi, himmet ve gayretinizi birleştirmezseniz tümünü yitirirsiniz buyuruyor. Ayet şöyledir: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılınız. Parçalanıp bölünmeyiniz. Allah’ın size olan nimetini hatırlayınız. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz ve O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.
Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.” (Ali İmran, 103)
Söz açık. Ayetler net. Birleşmekten, kardeş olmaktan başka yol yok. Yoksa sarsılırız, gücümüzü kaybederiz. Bilmek lazım ki dışarıda bizi sevmeyen o kadar odak var ki sayısını tahmin bile edemezsiniz, tek sermayeleri gönüllerimizin ayrışmasıdır.