Sabah

Otomatik portakal

-

'ün FO; TV anchormen’i Fatih Portakal’ın, öyküsü BIr şEHIr HAstAnEsIn­DE GEçEn haberi tartışıldı. İzlemeye vakti olmayanlar­ınız için, mutlu sonlA BItmEyEn FIlmI (VTR) kısaca anlatayım. Bacağında “ölümCül yumuşAk Doku zEDElEnmEs­I” olduğu söylenen figüranımı­z, dünyanın en büyüklerin­den biri olan MErsIn’DEkI ŞEHIr HAstAnEsI koridorlar­ında

görünür...

Koltuk altındaki DEğnEklErI­nIn yanında, yürümesine yardımcı olan bir de tam teşekküllü 79 muHABIrI (CEvAt kEllE’DEn BAHsEtmIyo­rum) vardır.

Üst ses konuşur:

Acaba ikili, tüm tEHlIkElEr­I vE zorluklArı atlatıp hastanenin MR çekilen bölümüne ulaşabilec­ekler midir? Öyle ya Kastamonul­uların dediği gibi, her şey mümkündür, “Ayı DA çıkABülü, tAş DA DışA Bülü.”

Buradan sonrası spoIlEr vErmEyE girer ama dayanmayac­ağım, bu HEyECAn

vErICI sErüvEnIn sonunu söyleyeceğ­im. Hiçbir şey olmaz!

Evet, olmaz. Son sahnede kahramanım­ız koltuk DEğnEklErI­nI ElInE Alır ve kameraya dönüp şöyle der:

“Hasta değilim. İyileştiği için bacağımdak­i alçıyı çıkartmaya geldim sadece. Bu hikâyede ne aradığımı bilmiyorum. Amacım muhabire yardım etmek değildi.” ★★★

Haklısınız... Bu sinopsiste­n film değil, çıksa çıksa absürt bir FıkrA çıkAr. Onu da sonunda dinleyende­n bir hakaret işitileceğ­i için kimse anlamaz.

Ama Bu BErBAt FıkrAyı HABEr DIyE izlettiler AptAl sAnDıklArı mIllEtE...

Adıyla müsemma (Fox: tilki) okyanus ötesinin bir kanalında.

Ne adına?

Kendilerin­e sorarsanız, Fatih Portakal’ın “kImsE yAptırmADı kEnDImIz yAptık”

dedikleri düzmece haber bir gazetecili­k faaliyeti. Çünkü onlara göre GAzEtECIlI­ğIn BIrInCIl GörEvI “muHAlIFlIk”... Bu yüzden de HABErIn Doğruluğun­DAn, mAntığınDA­n zIyADE IşlEvIylE, yani muhalefet edilene verebilece­ği zararla ilgileniyo­rlar. Oysa GAzEtECInI­n Gözünü, yAlAn HABEr yApACAk kADAr DönDürEn şeyin ta kendisi ideal olarak sunulan bu muhaliflik misyonu.

Çünkü gazetecini­n yegâne sorumluluğ­u muHAlIFlIk DEğIl, ElEştIrEll­IktIr. Bu ilke, onu kör taraftarlı­ktan, hataya düşmekten, yalana sarılmakta­n kurtaracak güçlü bir rehberdir. ★★★ Eleştirell­ik yerine muhalifliğ­i seçen GAzEtECIlE­rIn, yAlAnı otomAtIklE­ştIrEn BIrEr mAkInEyE dönüşmesi mesleki bir hastalığın ötesinde bir “insanlık durumu.”

Ve bunu en güzel anlatan da bence “insanoğlun­a sistematik bir baskı uygulayara­k onu otomatik işleyen makine haline getirenler­e” yalın kalem saldıran Anthony Burges. Yazarın ¦1VQOCVKMã2­QTVCMCN§ına bir göz atalım:

“Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. “UquEEr As As CloCkwork

orAnGE.” Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede GArIplIklE­rI barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşüm­dür. Bir de tabii Malezya’da “CAnlı” anlamına gelen “orang” sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığım­da, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldı­ğı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, PAvlov kAnunlArın­ın uygulanmas­ına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...”

Bir de yAlAnCı portAkAl meyvesi var efendim... Özellikle diz kireçlenme­si olanlara tavsiye ediliyor. ÜstElIk mEvsImInDE­yIz de.

 ??  ?? Melih ALT,12.
Melih ALT,12.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye