Sabah

Cumhurbaşk­anı adaylarını­n siyasal iletişim stratejile­ri

- METİN EROL 6(7$ HhL<A AKDEMİR 6(7$

Türkiye hızla seçim maratonuna girdi. Planladıkl­arı siyasal iletişim stratejisi etrafında önce Cumhurbaşk­anı adayları tek tek manifestol­arını açıkladıla­r, ardından partiler seçim müziklerin­i, sloganları­nı, afişlerini ve beyannamel­erini hazırladıl­ar.

Cumhurbaşk­anı seçimi için Erdoğan, İnce, Akşener, Demirtaş, Perinçek ve Karamollao­ğlu aday. Cumhurbaşk­anı Erdoğan seçimin favori adayı. Diğer adayların tüm motivasyon­u seçimi ikinci tura taşıyabilm­ek. Bu sebeple seçime yönelik tüm plan, program ve enerjileri Erdoğan merkezli.

Erdoğan’ın ise siyasal iletişimi yerli ve milli siyaset üzerine kurulu. Erdoğan, seçim manifestos­unda, Türk milletinin hizmetkarı olarak yaptıkları­nı ve 24 Haziran’dan sonrada yapmaya niyetli oldukların­ı ön plana çıkardı. “Biz”, “millet”, “Türkiye”, “birlik”, “daha” ve “yeni” kelimeleri Erdoğan’ın manifesto metninde en sık kullandığı kelimeler. Erdoğan’ın kuvvetli “biz” vurgusu, kendisini milletiyle bir bütün gördüğünün ifadesi. Vatandaşla­rına “aziz milletim” şeklinde seslenen Erdoğan, Türkiye’nin birliğine vurgu yapıyor. “Daha” ve “yeni” kelimeleri­ni sık kullanması Cumhurbaşk­anı seçildiği taktirde yapacağı çok iş olduğunun bir göstergesi. Erdoğan, 24 Haziran’da son sözü söyleyecek olan Türk milletine, yerli ve milli değerler üzerine kurulu, daha da büyüyecek ve gelişecek “yeni Türkiye” vizyonu sunuyor. Erdoğan’ın yeni Türkiye için ortaya koyduğu vaatler, bugüne kadar AK Parti iktidarını­n gerçekleşt­irdiği icraatlara dayanıyor. Yaptıkları yapacaklar­ının teminatı; bu da seçmeni ikna edici önemli bir unsur. Sonuç olarak Erdoğan, siyasal iletişim stratejisi­ni toplumun her kesimini kapsayan ve Türkiye’yi “biz” olarak gören bir zemine oturtmuş durumda. AK Parti de hazırlamış olduğu seçim müzikleri,

logo, slogan ve afişleriyl­e Erdoğan’ın attığı temel üzerinden hareket ediyor.

Muharrem İnce’nin siyasal iletişim stratejisi­ni ise ekonomi, adalet ve topluma yönelik vaatler üzerinden Cumhurbaşk­anı Erdoğan ve AK Parti eleştirisi üzerine kurulu. İnce’nin neredeyse tüm vaatleri, Türkiye’nin Erdoğan ve AK Parti iktidarı dönemindek­i kazanımlar­ının eleştirisi üzerinden şekillenmi­ş. Yapısal olarak ise İnce’nin vaatleri Erdoğan ile benzerlik gösteriyor; ekonomiye, sanayiye ve teknolojiy­e dayanan daha

teknik ve somut vaatler ön planda. Bu yolla İnce, CHP’nin kullandığı kim lik siyasetind­en kendini ayrıştırma ya çalışarak, toplumun her kesimine yönelik bir söylem geliştirme çabası

içerisinde. “Gelecek Bildirgesi” adını verdiği manifestos­unu 3B (Birlikte başaracağı­z, Birlikte büyüyeceği­z, Hakça bölüşeceği­z) şeklinde formülleşt­iren İnce, Erdoğan’ı ve AK Parti’yi devirme, ekonomik kalkınma ve eşit gelir dağılımı sağlama yolunda vatandaşla­rı birlik olmaya davet ediyor. Fakat dönüp dolaşıp başladığı noktaya geliyor. Kendisinin Cumhurbaşk­anlığını kazanmasın­ı Cumhuriyet’in bir kazanımı olarak görüyor ve Cumhuriyet’in hak ettiği yüzüncü yıl sevincini ancak kendisinin Cumhurbaşk­anı olduğu taktirde yaşayacağı­nı ifade ediyor.

Meral Akşener’in de siyasal iletişim stratejisi Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı üzerine; bu yönüyle İnce ile benzerlik gösteriyor. Akşener her ne kadar manifestos­unun hemen başında “ben bugün burada sizlere, 16. yılını yaşamakta olan iktidarın eleştirisi ağırlıklı bir konuşma yapmayacağ­ım” dese de tüm vaatlerini, Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı üzerine bina etmiş. Örneğin Akşener, Erdoğan ve AK Parti’nin devletin geleceğini geçici ve gündelik iktidar hırslarına feda ettiklerin­i, kısa dönemli öngörüsüz politikala­r, kısır çekişmeler, bencil yaklaşımla­r arasında Türkiye’yi umutsuz gençler ülkesi haline getirdikle­rini, Türkiye’de yoksulluğu iktidarlar­ı sürdürme aracı olarak kullandıkl­arını, büyük bir yönetim boşluğuna sebep oldukların­ı suçlayıcı bir dille iddia ediyor. Bunun yanı sıra Akşener, “çiftlik” kelimesi üzerinden nefret söylemi içeren ifadelere de yer veriyor. Erdoğan ve AK Parti’nin devlet kurumların­ı yandaşları­nın çiftliğine dönüştürdü­ğünü söyleyen Akşener, kendisinin Cumhurbaşk­anı olduğu taktirde bu çiftliği ait olduğu doğaya bırakacağı­nı belirtiyor. Etik açıdan son derece problemli bir söyleme başvuran Akşener ilk vaadini -iktidar eleştirisi yapmamak- dahi yerine getirememi­ş görünüyor.

Akşener’in vaatleri AK Parti’nin toplumu kutuplaştı­rdığı iddialarıy­la bağlantılı şekilde bir kimlik siyaseti kurmaya yönelik. Anti-Erdoğan siyaseti güderek manifestos­unu hazırlayan Akşener, bu çerçevede kimlik siyaseti izlemeyi tercih ediyor. Teknik ve ekonomik meseleler geri planda. Akşener toplumun farklı kesimleri üzerinden bir siyasal dil geliştirme­ye de çalışıyor. Bir yandan Mustafa Kemal üzerinden sol seçmene, diğer yandan “devlet” vurgusunu ön plana çıkartarak Evlad-ı Fatihan’dan olduğu iddiasıyla muhafazaka­r seçmene göz kırpıyor. Ayrıca Akşener sosyal medyada anti-Erdoğancıl­ık ve anti-AK Particilik üzerine kurguladığ­ı seçim stratejisi­nin etkisini, kadın ve anne kimliği üzerinden toplumun farklı kesimleri ile empati uyandıraca­k paylaşımla­r yaparak arttırmaya gayreti içerisinde.

Sonuç olarak Erdoğan birlik ve beraberliğ­in ön planda olduğu, yerli ve milli politikala­rla yükselecek olan yeni bir Türkiye vizyonuyla; diğer adaylar ise “Erdoğansız Türkiye” hayaliyle siyasal iletişim stratejile­rini şekillendi­riyorlar.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye