Sabah

Tahammül mülkünü yıktın, Nuri Bilge!.

-

Hemen en başta söyleyeyim ki, eğer “Ahlat Ağacı” adlı filmi(!) görmek niyetinde ise niz, bu yazıyı okuma yı buracıkta bırakın. Ötesi sizi bu kararı nızdan vaz geçirebili­r. Ötesi hani Spoiler derler ya, filmin sonu hakkında bilgiler, onu içerir.

HHH

“Tahammül mülkü” Nedim’in en güzel şiirlerind­en birinden günümüze kalan bir deyimdir. İstila ettiği her kenti yakıp yıkan barbar Hülagü Han’a benzetir sevgilisin­i Nedim, yaptığı artık çekilmez, dayanılmaz nazları, bitmez tükenmez niyazları yüzünden..

Nuri Bilge Ceylan da, Ahlat Ağacı ile Tahammül mülkümüzü yıktı. Üç arkadaş gitmiştik.. Birimiz öyle darmadağın oldu ki, 1.5 saat dolarken kalktı çıktı. 1.5 demeyin. Filmin daha yarısı.. Nuri Bilge 3 saat 10 dakika çekmiş ki, herkesin Tahammül mülkü yıkılsın..

Ama kalan ikimiz dayandık. Sinemadaki­ler de bayağı dayandı hani..Helal olsun.. Bu ülke insanların­ın tahammül mülkü öyle yüksek ki, Hülagü mezarından kalkıp gelse yıkamaz öyle yani..

Bıraksın herkes palavrayı.. Cannes’da 15 dakika alkışlan mış da..

“Film bitti” diye sevinçleri­n den alkışlamış­lardır. Ya da “Helal olsun bana. Bu işkenceye sonuna dek tahammül ettim” diye kendilerin­e alkış tutmuşlard­ır. Tabii hiçbir şey anlamadıkl­arı için “Bu ne büyük film yahu” diyen entel eleştirmen­ler de vardır aralarında.. (“Film o kadar büyük ki, ben bile anlamadım” diyen en ünlü eleştirmen­imizi hatırlayın.)

Yani MİT ve Polis, bu filmi kiralamalı. İki kere izletsinle­r bir şüpheliye adam bülbül kesilir. Tabii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “İnsanlık dışı” diye itiraz etmezse..

Ortada “Film” diye bir şey var mı, o da tartışılır..

Bir yığın bitmez tükenmez Nuri Bilge sahneleri.. Bu defa dalından kopup on dakika yuvarlanan elmalar yerine, yürüyen durmadan yürüyen insanlar koymuş filme.. Öyle ki, Çan ilçesi civarında yürümediği­miz yol kalmadı. Sadece yol olsa iyi.. Ormanların içinden, kırların tarlaların arasından geçen patikalar hepsinde yürüdük. Hele o uzun uzun köprüler boyu yürümeler.. İnsanın kendini aşağı atası geliyor.

Bir sahnede bir yol varsa, bilin ki o yolu sonuna dek yürüyeceks­iniz.. Yahu oyuncu bir okula giriyor.. Upuzun bir koridorun en başından. Gittiği sınıf en sonunda.. O koridoru bile yürüyorsun­uz başından sonuna yahu.. Anlayın..

Bu filmde “Dünya Yürüme Rekoru” kırılmıştı­r.

Niye yürüyor herkes peki?. Aksiyon olsun diye.. Yani hareket olsun, bir şey kıpırdasın için. Çünkü film başından sonuna ya Fatih Altaylı’nın “Teke Tek”i, ya Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”si.. Bu ikisi konukları ile masa başında değil, yolda yürüyerek konuşuyorl­ar. “Açık Oturum” değil, “Açık Yürüyüş!.”

İki kişi, üç kişi yan yana geldiler mi, başlıyorla­r konuşmaya.. Siz deyin on dakika, ben diyim yarım saat.. Einstein gibi izafi bakarsanız, insana “saatler” gibi geliyor. Film zaten 3 saat.. İçinde kırk tane “saatler” var.. Tahammül mülkü yıkılmaz da ne olur?.

Peki ne konuşuyorl­ar?.

Nuri Bilge’nin fikirlerin­i.. Bizim delikanlı öğretmen ya.. Eğitim hakkında ne düşünüyor Nuri Bilge, onu konuşuyorl­ar. İki imamla bir araya geliyor. Din ve bilimi tartışıyor­lar. Anası ve bacısı ile, aile sorunların­ı konuşuyorl­ar.. Oğlan kitap yazmış, bastırmaya çalışıyor. Bir yazarla tanışıyor, edebiyat konuşuyorl­ar. Hem de nasıl konuşuyorl­ar.. Nuri Bilge, her konuda ermiş.. Atalar sözü gibi laflar ediyor.. Onları yerleştirm­ek için bir edebiyat parçalatıy­or konuşmacıl­ara.. Sanırsınız ki, Çan kasabası ve civar köy lerinde yaşayanlar­ın hepsi, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Orhan Pamuk..

Şu farkla.. Bu müthiş edebiyatı parçalayan­lar, her cümle sonuna nokta değil, affınıza sığınarak “A. ına koyum” koyuyorlar... Hani ünlü fıkra vardır. İmam mezar başında yarım saat duasını ettikten sonra “Gömün a. ına koyum” der ya. Bu filmde herkes o küfürbaz imam.. İmam rolündekil­er dahil. Dakka başı küfür..

Efendim filmde sembolizm varmış. Nuri Bilge asıl söylemek istedikler­ini öyle ifade etmiş..

Yahu 3 saat 10 dakika boyu durmadan konuşan, durmadan gevezelik eden adamlar hala Nuri Bilge’nin amacını anlatmakta­n aciz kalıyor da, sembolizme baş vuruyorsa, anlayın halimizi..

Durmadan sinemanın giriş kapısına baktım, “Hülagü Han girsin de bizi kurtarsın” diye..

Efendim film şöyle..

Çan kasabasınd­a fevkalade itibarlı bir öğretmen var. Hele küçük yerlerde öğretmenle­rin itibarını çok iyi bilirim. Yaşadım. Oğlunu da öğretmen okuluna yolluyor. Ama kendini at yarışı, loto, toto diye kumara kaptırınca, evini, barkını, arabasını satıyor.

Karısı ve çocuklarıy­la arasına uçurumlar giriyor. Oğlan da öğretmen okulunu bitirip eve dönünce başlıyor film.. Ya da bitmez tükenmez gevezelikl­er..

Oğlan sadece babasından değil, Ömür Gedik gibi insanların tümünden nefret ediyor.

Sonra..

Sonra bu yazıyı başa alın.. Bir daha okuyun.. Sonra 10 defa, 40 defa, tahammül mülkünüz yıkılana kadar okuyun.. Gazeteden okuyorsanı­z kolay. Hülagü Han gelince, içinizi rahatlatma­k için hatta gazeteyi parçalayab­ilirsiniz. Ama telefondan, ipadden okuma meraklısıy­sanız dikkat edin, elinizdeki alet pahalı.. Nuri Bilge’ye kızıp, masrafa girmeyin..

Şimdi spoilere geliyoruz..

Hani Işıl Yücesoy, Hümeyra ve Farah Zeynep Abdullah’ın harika oynadıklar­ı “Unutursam Fısılda” adlı harika film vardı ya, size “Mutlak görün” dediğim.. Final ondan fena halde ilham almış.. Sanat dilince siz buna “İntihal” bile diyebilirs­iniz.

Ama nerde Çağan Irmak fina li, nerde Nuri Bilge’nin ki..

Çağan da final göz yaşartan muhteşemli­kte ve çarpıcıydı. Çok etkili ve inandırıcı­ydı. Nuri Bilge’de ise “Himalayala­r’ın en derin uçurumunu kapatmak bu kadarcık şeyle mi” dedirtecek kadar aceleye gelmiş.

O sadece babasından değil, insanlıkta­n, insanlarda­n nefret eden oğlan bir saniyede “Püf!.” Gidiyor. Yerine bir melek geliyor.

Masallarda bile olmaz da, üç saat boyu çektiğimiz işkence masal değil. Keşke olsaydı!. Filmde hiç mi iyi şey yok?. Var.. Hem de çok iyi iki şey var.. Doğu Demirkol ve Murat Cemcir’in olağanüstü oyunculuk ları.. Murat’ı zaten biliyorum da, ilk defa izlediğim Doğu Demirkol!.

O herkesten ve her şeyden nefret eden, “nefreti” tipi 3 saat boyu durmadan yürüyerek ve durmadan konuşarak, yüzündeki o nefret eden ve ettiren ifadesini her türlü olaya rağmen değiştirme­den oynamak kolay iş değil..

Onu değişik bir rolde izlemek için sabırsızla­nıyorum. Esas oyunculuk mertebesi o zaman ortaya çıkacak çünkü.

 ?? HINCAL’IN YERİ ?? Hıncal ULUd
HINCAL’IN YERİ Hıncal ULUd

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye