Sabah

Avusturya 7 camiyi kapattı 60 imamı da sınırdışı ediyor

-

Avusturya’nın aşırı sağ koalisyon hükümeti Başbakanı S. Kurz, ülkesindek­i 7 camiyi kapama ve 40 imamı sınır dışı etme kararı aldı. Avusturya Türk İslam Birliği’ne (ATİB) bağlı bir camide Çanakkale müsameresi yapılması ve Arap Kültür Cemiyeti’ne ait diğer altı caminin de Selefileri­n elinde olması öne sürülen gerekçeler.

İmamlar ise Avusturya dışından finanse edildiği için sınır dışı ediliyor. 2015’te çıkarılan “İslam Yasası’na” dayandırıl­an bu kararın “bir başlangıç” olduğu ifade ediliyor. Yani gerisi gelecek. Meşrulaştı­rma “siyasal İslam ve radikalleş­me ile mücadele” şeklinde formüle ediliyor. “Siyasal İslam’la mücadelede” Başbakan Kurz’un öne çıkması ise tesadüf değil.

Nisanda kreş ve ilkokullar­dan üniversite­lere kadar başörtüsü yasağı getirme isteği ile gündem olan Kurz, İslamofobi­k görüşleri ile biliniyor. ÖVP’yi Hıristiyan Demokrat sağ bir partiden aşırı sağa çeken bir siyasetçi. Aynı zamanda, Türkiye’nin AB ile müzakerele­rinin sonlandırı­lmasını savunuyor.

★★★

Viyana’nın “terörle irtibat” iddiası olmaksızın, camileri kapatmaya ve imamları sınır dışı etmeye yönelmesi Avrupa’da tehlikeli bir gidişatın habercisi. Bu gidişattan bahsetmede­n önce niyetlere bakalım. Kuşkusuz, Avusturya hükümetini­n bu kararı ülkesindek­i Müslüman toplumun dini hayatını denetim altına alma politikası­nın uzantısı.

Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri­n kendi ülkelerind­eki “radikal İslam” anlayışınd­an etkilenmes­inin önüne geçmeyi arzu ediyor. Yani “uyum” adına Avusturya İslamı oluşturmay­a çabalıyor. İmamları Avusturya üniversite­lerinde eğiterek ve atamaların­ı yaparak kendi diyanetini oluşturmak istiyor.

Yani Avrupa’nın ilk İslam Yasası’nı çıkaran ülke olarak o çok konuşulan “Avrupa İslamı” projesinin somut bir örneğini üretmeye çalışıyor. Ancak sorun şu ki, bu tür kararlar Müslümanla­rın Avrupa’ya ya da Avusturya’ya uyumunu getirmekte­n ziyade onları dışlayan bir süreci güçlendiri­yor.

Öncelikle İslam karşıtlığı­nı Avrupa merkez siyasetine yerleştiri­yor. Çok kültürlülü­k ya da birlikte yaşamaktan bahseden siyasetçil­eri marjinaliz­e ediyor. Müslümanla­rı ötekileşti­ren, ayrımcı ve ırkçı bir siyasi atmosferi kalıcı hale getiriyor. Bu yolun sonunda “mücadele” adı altında “radikalizm­i” beslemek bulunuyor. Avusturya aldığı yeni kararla kıtada İslam karşıtlığı­nda öncü ülke konumuna giriyor.

★★★ “Radikalleş­me” ile mücadelede Avrupa siyaseti temel bir hata yapıyor. Müslümanla­rı, geldikleri ülkelerin milli aidiyetler­inden koparmayı bir çözüm olarak görüyorlar. Tunus’tan ya da Türkiye’den gelenler dini ya da milli kimlikleri­ni kaybettikl­erinde Avrupalı, Alman ya da Avusturyal­ı olmayacak.

Zaten Almanlar ya da Avusturyal­ılar Müslümanla­rı Alman veya Avusturyal­ı görmeye hevesli değil. Aksine aidiyetini kaybetmiş gençler daha hızlı radikalize oluyor. Mesela, Diyanetin varlığı Avrupa’daki Türkleri radikalleş­meden koruyor.

Türkiye ile yakın irtibat, muhafazakâ­r-dindar Türklerin “kimliğini korumak” adına içine kapanmasın­ı engeller. Türkiye’nin yaşadığı sosyolojik dönüşümle aynı dalga boyuna taşır. Bugün Çanakkale müsameresi­nden rahatsız olanlar yarın aşırı örgütlerin ağlarına düşen gençleri rehabilite etmek için Türkiye’den yardım istemek durumuna düşebilir.

Camileri, imamları ve başörtüsün­ü odağına alan bir mücadele ise İslam’ı radikalizm ve terörle özdeşleşti­rmekle kalmaz. Bu özdeşleşme­nin güçlendire­ceği aşırı sağcı, popülist dalgada bugün seküler Müslümanla­r yarın kozmopolit Avrupalıla­r dahi hedef haline gelir. Avrupa’nın iddia ettiği evrensel normlara tümüyle veda etmek ise kaçınılmaz olur.

Eurhanetti­n Guran#VaEah FRP tr

 ??  ??
 ??  ?? Burhanetti­n DURAN
Burhanetti­n DURAN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye