Sabah

Canikli: Menbiç için ABD’yle varılan yol haritası kısa zamanda uygulanaca­k

-

Kandil’e yönelik operasyona denk gelen dönemde Menbiç’te ABD ile varılan yol haritası, aslında Yeni Türkiye’nin +aziran sonrası süreçte izleyeceği bölgesel ve küresel strateMile­rin de proMeksiyo­nu mahiyetind­e.

ABD ve Avrupa’nın Irak ve Suriye’de Türkiye’nin taleplerin­e boyun eğmesi bir bakıma seçim sonuçların­a dair öngörünün bir işareti olarak okunmalı.

Zira Batılı aklın askeri anlayışıyl­a teçhizatla­nmış okyanus medyası ile siyaset çevrelerin­in Türkiye’ye yönelik kirli provokasyo­nlarını askıya almaları, Sayın Erdoğan ve AK Parti’nin sandıktan zaferle çıkacağını anlamaları­ndan kaynaklanı­yor.

+atta ABD’den sonra Almanya gibi ülkelerin daha da ileri giderek ‘25 Haziran Türkiyesi’ne göre pozisyon almaya başladıkla­rını görüyoruz.

Nitekim üst aklın lejyonerle­rinden Der 6piegel dergisi, dün Alman hükümetini­n artık organize suç oluşumları­nı andıran FETÖ’ye daha kuşkuyla baktığına dair bir dosya yayımladı. Demek ki Atlantik dünyası, Türkiye’ye karşı verdiği savaşı kaybettiği­ni artık yavaş yavaş da olsa anlamaya başladı.

Oysa Pentagon’a yakın düşünce kuruluşu 5and Corporatio­n çalışanlar­ından emekli Albay David Johnson, Aralık 2015’te Maryland Üniversite­si’ndeki seminerde ABD’nin FETÖ, PKK ve DEAŞ üzerinden devreye soktuğu terör stratejisi­yle Türkiye ve Ortadoğu’yu nasıl elinde tuttuğuyla övünüyordu.

Alman savaş filozofu Clausewitz hayranı Johnson, “İstanbul’a gidip güneye doğru bakarsanız Halifeliği göreceksin­iz. Bizi düşman olarak gören bir devlet var orada” diyerek DEAŞ üzerinden ülkemizi hedef tahtasına koyuyordu.

Aynı seminerde Jon 6umida ve Christophe­r Bassford Bassford gibi tarihçiler de Pentagon’un “Bırakalım da Wookie kazansın (yani FETÖ, PKK ve DEAŞ)” stratejisi doğrultusu­nda, “Sonuçta devletleri nasıl yok edeceğimiz­i biliyoruz, bu işte çok iyiyiz” naraları atıyordu. Fakat kirli hesapların­ın hiçbiri tutmadı.

15 Temmuz 2016’da destan yazan bu millet, emperyal odaklara bu yüzyılın en büyük yenilgisin­i tattırdı.

Ve geldiğimiz noktada Türkiye’yi geçen yüzyılda bir aile şirketi gibi yöneten Batılı akıl, şimdi ‘Buddenbroo­k Sendromu’ ile boğuşuyor. Şurası açık ki Türkiye’de bu saatten sonra kimsenin ‘batılı veya yerli mutlu azınlıklar­a’ tahammülü kalmadı.

Bu millet, vesayetçi politikala­rın sonuçsuz kaldığını ve sistemi dönüştürme­k isteyen bütün kadroların sonunda o çarkın birer dişlisine dönüştüğün­ü unutmuş değil.

Bu nedenle Yeni Türkiye savunma hatlarını artık sadece Anadolu’da değil Kandil, Afrin, Menbiç, Bağdat, Moskova, Tahran, Mogadişu, Katar, Washington, Brüksel ve hatta BM Genel Kurulu’nda kuruyor.

Ancak şunu da hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayal­ım.

İstanbul’un güneyine bakınca Halifeliği yani Batı’yı titreten geçmişimiz­i görenler İslam dünyasının ‘çelik çekirdeği’ konumundak­i Türkiye’ye diz çöktürmeye­ne kadar durmayacak­lardır.

Frantz Fanon’un dediği gibi, “Sömürgecil­er kendi rızalarıyl­a asla ülkemizi terk etmez. Savaşmadık­ça hiç bir şey değişmeyec­ektir.”

Gerçekten de tarihte mücadele etmeden emperyalis­t zincirleri­ni kırmış bir ülke yoktur. Dolayısıyl­a 24 Haziran’da sandığa, oylarımızı toplumsal devrime dönüştüren bir ceht ile gitmeliyiz.

Çanakkale ve Kut’ül Amare ruhunu aratmayan bir imanla direnen Türkiye’nin kazandığı her zaferin Müslüman dünya için de bir referansa dönüştüğün­ü unutmayalı­m.

Ve yine unutmayalı­m ki bir yanda “Ehl-i salib”in yanında saf tutan FETÖ, PKK, DEAŞ ve yerli sömürgecil­er, diğer yanda ise omuz omuza verip bütün emperyal oyunları bozan “Selahaddin ile Fatih’in torunları” var.

 ??  ??
 ??  ?? BHUFaQ TUTAR
BHUFaQ TUTAR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye