Sinsi muhalifler
azetelere bakıyorum, iki çeşit muhalefet var...
Birincisi “öküzce” muhalefet.
Hani şu “helikopterle 0alezya’ya kaçacak” türünden pislik muhalefeti. (Destekli atamadıkları için bir helikopterin menzilini bile kestiremiyorlar.)
Erdoğan çökmüş, bitmiş, mahvolmuş, yabancı basında hiçkimse “kesinlikle kazanır” diyemiyormuş...
Sıkı durun: Yarın akşam önüne getirilen en son anketlere bakacakmış, kazanamayacağını anlayınca da seçimleri iptal edecekmiş!
Bunu bile söylediler. Buna bile tenezzül ettiler.
Utanmazlık tavan yaptı... sanıyorsunuz. Asıl seçimden sonra yapacak.
Özür bile dilemeyecekler, “hiçbir şey olmamış” gibi kaldıkları yerden devam edecekler.
Çünkü çığırtkanlıkla “kekledikleri” emekli bürokrat okurları bundan hoşlanıyor, bunu istiyor. Onlar da o pazara göre mal üretiyorlar.
★★★
Bir de “suret-i Hak’tan” görünen gizli ve sinsi muhalefet var.
Hani kırk yıllık kaşarın “ben apolitik bir yazarım” demeye utanmaması gibi.
Bunlar “tarafsız” görünmeye özen gösteriyorlar. Yiyene tabii.
Onun için de kimilerinin gazetesi “Hürriyet’in tahtına oturacağız” diye yola çıkıp ancak Milliyet’in tahtına oturabildi. (Bizim tahtımıza oturmaya kalkacaklarsa bari bizim orada olmadığımız bir anı seçsinler de sakatlık çıkmasın.)
Bunlara sorarsanız, Muharrem İnce kimsenin beklemediği bir performans sergilemiş. Büyük bir heyecan yaratmış.
Partisini “(cevit’ten beri görülmemiş bir oy seviyesine götürmüş”...
Bir “fenomen” olmuş... “Durdurulamaz bir yükseliş” içindeymiş...
“T%00 kürsüsünün, sosyal medyanın ve YouTube’un da kahramanıymış” kendisi.
Fakat bunlar birinci tip muhalifler gibi öküz olmadıklarından, hemen burada, gerekli yerde lafı kıvırıyorlar: “Kazanır mıymış, bilemezlermiş”...
Her şey bıçak sırtındaymış meğerse. Erdoğan kazanabilirmiş de, kazanamayabilirmiş de... AKP mecliste çoğunluğu elde edebilirmiş de, edemeyebilirmiş de... HDP barajı aşabilirmiş de, aşamayabilirmiş de... Sinsi dengeyi sağlamak için “beden dili uzmanı” bir kefereye analiz yaptırmışlar, Erdoğan “kontrollu ve güvenli” (Bahçeli “sert ve telkin edici”), İnce “tutkulu ve enerMik”, Akşener “birleştirici ve anaç”, Karamollaoğlu “bilge ve geleneksel”, Demirtaş da “iddialı ve akılcı” çıkmış!
Hepsi birbirinden pırlanta... Keşke bunların hepsi birden kazansa da bir yerine beş cumhurbaşkanımız olsa, biz de güzel güzel tarafsızlık etsek...
★★★
Bakalım bunca atraksiyon, bazı değerli arkadaşlarımızı, yakında patlayacağı söylenen “basında 28 Şubat soruşturmasından” koruyabilecek midir, vallahi ben de bu konuda kesin bir şey söyleyemem.
Koruyabilir de, koruyamayabilir de...