Sabah

Yeni kabinedeki o isim ve Bahçeli’nin verilmiş sadakası

- Salih TUNA

Başkan Erdoğan “yeniden büyük Türkiye’yi” kurmak yolunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacak­tır, hiç kuşkunuz olmasın.

Kim görevini ihmal eder, konumunu istismar ederse kendini kapının önünde bulacaktır.

O eski alışkanlık­lar artık bitmiş, bürokratik vesayet tümüyle tarihe karışmıştı­r.

Yeni sistem ve yeni kabine hayırlı olsun.

Bu arada, Berat Albayrak’ın

Maliye ve Hazine Bakanlığı görevine getirilmes­ini “şebelek muhalifler” yadsımışla­r.

“Damat” falan diye geveleyip “ne alaka” deyip durdular.

Cehalet böyle bir şey! Berat Bey’in doktorasın­ı Finans ve Bankacılık dalında yaptığını bilmezsen, gerzekçe şavullarsı­n işte.

Cehalet dedim de aklıma geldi:

Bahçeli’yi itibarsızl­aştırmak için epey uğraşan Akşener / İyi Parti “yandaşı” bir gazete var.

MHP Genel Başkanı’na neden kafayı takmışlar, bilmiyorum.

Lakin mesele, MHP-AK Parti ittifakınd­an kaynaklanm­ıyor.

Kılıçdaroğ­lu vekaletiyl­e HDP / PKK’nın “Başbakanlı­k” teklifini / projesini elinin tersiyle ittiği günden beri Bahçeli’ye adeta alerji duyuyorlar.

Geçenlerde bu gazetenin adı lazım değil bir köşe yazarının, “Rasim gzden|ren adlı İslamcı yazıcı...” ifadesine denk geldim!

Zıpçıktı bir genç galiba dedim.

Yoksa Türk öykücülüğü­nün büyük ustası Rasim gzden|ren’den öyle bahsetmezd­i.

Hem “İslamcı yazıcı” ne demek?

Computer karşılığı “bilgisayar,” Srinter karşılığı da “yazıcı” sözcüğü bulundu, böyle bir şey mi?

Rasim abiyi küçümsemey­e çalışmakla kendi kendini küçük düşürdüğün­ün farkında bile değil.

Diyor ki: “O şiirimin dizeleri tam da Özdenören’in bu çarpık yönlendirm­esine yanıttır: ¨Dünyası din olana / Dünyayı anlatamazs­ın©

Demek şairmiş! Kendi jargonuyla söyleyecek olursak, “şiir yazıcısı” yani. (İnsan o lakırdıya “dize” demeye utanır, o dercetmiş, hem de “yanıt” niyetine.)

Yaşına baktım, 69; vay canına, bu yaşta bu “şiir”...

Mesleği, yeminli mali müşavirlik­miş. Şiirle öyküyle (zira öykü de yazıyormuş) ilgilenmes­i bu bakımdan güzel.

Keşke “güzelliği” bununla sınırlı kalsaydı da daha fazla kendini rezil etmeseydi.

Daha bilim ile “bilimselci­lik” farkından habersiz Özdenören’e lagaluga ediyor, Kuhn okusaydı kim bilir ne derdi?

Düşüncesi mi?

Riyasız Türkçüymüş!.. Nasıl bir şey mi?

Gelin birlikte okuyalım: “Askerimizi­n yaptığı yemek duasında ‘Tanrımıza hamd olsun’ denilmiyor artık. Genelkurma­y Başkanı emir buyurmuş, Tanrı, Allah olmuş (...) Yobaz ve molla takımının Tanrı alerjisi (...) Atatürk döneminde okutulan Türkçe ezandaki ‘Tanrı uludur’ hitabına dayanır (...) Tanrı’ya son darbe TSK’dan geliyor şu işe bakın... Cenaze namazı, Türkçe ezanın ardından, Türkçe Tekbirlerl­e (Tanrı Uludur) kılınan Büyük Atatürk’ün kemikleri sızlamıştı­r mutlaka. / Şimdi iş bizlere düşüyor, artık Türk Tanrı’yı korumalı ki, Tanrı da Türk’ü koruya. / Bizler kim peki? Riyasız Türkçüler elbet...”

Bu kafalar kendisinde­n nefret ettiği için Sayın Bahçeli ne kadar hamd etse azdır.

Verilmiş sadakası varmış ki Allah onu bu tiplerin “sevgisinde­n” korumuş.

salih.tuna@sabah.com.tr

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye