Sabah

Laikçi ve dinci istismara karşı mücadele

- hilal.kaplan@sabah.com.tr SMS: HKA yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81

FETÖ darbe girişimi sonrası, elebaşının dini kullanarak bu yapıyı oluşturmas­ını

bahane ederek, ‘GöRDüNüZ Mü LAIKLIğIN KıY

METINI"’ diye gerinenler vardı. Hâlbuki tam da dini her yapıyı bastıran ve dindarları devletin tüm kademeleri­nden kovalayan radikal laikçi anlayış, ironik biçimde FETÖ’nün önünü açmıştı.

1 ’da FETÖ’nün devlete sızmaktan bahseden kasetleri çıktığında, halkın büyük çoğunluğu “DINDARLARı DışLADıKLA­Rı IçIN BöYLE DIYOR” gözüyle bakmıştı ve laikçiliği­n şerri sebebiyle hüsnü zan ile algılamışt­ı. Aileler, devlete çocukları yerleşebil­sin diye FETÖ’nün okul ve dershanele­rine teveccüh göstermiş ya da çocukların­ın geleceği için müsamaha göstermişt­i. Çocukları elden gittiğinde ise artık çok geçti...

Bununla beraber Türkiye’de bir ‘FULT’ meselemiz var. Kelimeyi Türkçe’ye tarikat diyerek tercüme etmek doğru değil. Zira bu kelimenin işaret ettiği anlam ile bin yılı aşkın tarihi olan tarikatlar tarihimizi­n örtüşmesi mümkün değil. Kültler bir yana, tarikatlar­ımız diğer yanadır.

Öte yandan birileri FETÖ ve Adnancılar­a yapılan operasyon üzerinden ‘TüM TARIKATLAR­A OPERASYON GELIYOR’ heyulası oluşturmay­a çalışıyorl­ar. Böylelikle bu sapkın vatansızla­rla, Türkiye’nin İslâm yurdu olmasına vesile olan öncü oluşumları eşitliyorl­ar.

“SIYONIZM .URªANªDA YAR” diyen Oktar’la, “HAçLıLARıN üLKENIZI IşGAL ETMESI TEHLIKELI DEğILDIR” diyen Feto’yla, 15 Temmuz darbesini haber aldığında “İSLÂMî FAALIYETLE­RIN DARBEDEN HAYıRLı şEKILDE ETKILENMES­INI UMUYORUZ” diyen Kuytul ile darbe günü çoğunluğu sokaklara akan tarikat ve cemaat mensupları­nı aynı kefeye koymak akıl, vicdan, izan sahibi kimsenin haddi değildir.

Tarikat ve cemaatler, aynı zamanda toplumun vazgeçilme­z bir parçası olmaları hasebiyle, diğer oluşumlar gibi devlet denetimine tabidirler. İster seküler ister İslâmî hususiyeti olsun, her devlet, vatandaşla­rını mobilize etme kabiliyeti­ne sahip oluşumlarl­a iletişim halinde olmaya mecburdur. Zaten dini ticari ve siyasi güç için kullanmaya­n her yapı da bu şeffaflık talebine olumlu karşılık verecektir. Bu ister dernek ister cemaat olsun, bağlının kimle evleneceği­nden hangi okula gideceğine, izleyeceği televizyon­dan okuyacağı gazeteye kadar her alanını denetleyip belirleme potansiyel­ine sahip yapıların ‘KAPALı KUTU’ kalma lüksü yoktur.

Darbe ertesinde, Diyânet İşleri Başkanlığı çatısı altındaki Din İşleri Yüksek Kurulu’nun otuz kadar tarikat ve cemaat üst düzey temsilcisi ile toplantıla­rı olmuştu. Ağustos 2016’da toplanan Olağanüstü Din Şûrası’nda da din istismarı ile mücadele konusunda ortak kararlar alındı. Allah rızası için çalışan samimi yapılara destek olunması, ilgisizlik­ten kaynaklı bazı hurafeleri­n ayıklanmas­ı ve dini istismar eden oluşumlarl­a etkin mücadele konusunda inisiyatif alınan bu istişare ve icraatlar oldukça önemliydi. Buna binaen hem Diyânet İşleri merkez yapısında hem de 81 ilimizde Din İstismarıy­la Mücadele Komisyonla­rı kuruldu. Bu yapıların etkin biçimde çalıştırıl­ması ve benzer buluşmalar­ın artarak sürmesi, hem bazı kötü niyetli dedikoducu­ların önünü kesecek hem de toplumun şeffaflaşm­asının önünü açacaktır.

Bu mücadele, aileden devlete kadar, aşağıdan yukarıya toplumun her kesimini ilgilendir­en bir vazife ve sorumluluk­tur.

 ??  ?? Hilâl KAPLAN
Hilâl KAPLAN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye