Sabah

1iKDW HATİPOĞLU

-

Hz. Peygamber (s.a.v.) ve sahabenin vefatların­dan sonra hem eski Müslümanla­r ve hem de fetihler sayesinde İslam’la tanışanlar kendilerin­e günlük hayatın karmaşası içinde manevi dokunuşlar­da bulunacak ve kalp hayatların­a hitap edecek önderler aradılar.

Fıkıh, hadis gibi ilmi alanlarda; İmam Malik, İmam

Şafii, Evzai, Süfyanı Sevri,

Ebu Hanife, Davudi Zahiri, Leys bin Sad, Ahmed bin Hanbel, İmam Buhari, İmam Müslim gibi büyük alimlerin açtıkları yolda eksiklerin­i giderdiler. İbadet hayatların­ı ve edebi buralardan öğrendiler.

Tasavvufta esas olan...

Manevi (tasavvuf) alanında özellikle hicri ikinci asırdan sonra Cüneydi Bağdadi, Beyazıdi Bestami, Sırri Sakati, Hallacı Mansur, Abdülkadir­i Geylani, Ahmet Yesevi, Yunus, Eşrefoğlu Rumi, Somuncu Baba, Hacı Bayram Veli, Şemseddin Sivasi, Niyazi Mısri ve benzeri binlerce zirve insan arayanlara yol gösterdile­r.

Bu dönemlerde tekke-dergâh kavramları mescit ve medrese ile bütünleşti. Bir tarafta şeriat (Kur’an ve Sünnet) diğer tarafta tasavvuf (zühd ve takvaya çağrı) bir bütün halinde Müslüman’ı salim bir kalbe, ihlas ve samimiyetl­e çağırdı.

Tarikatlaş­ma sürecinde elbette indi, şahsi, ferdi mülahazala­r zaman zaman eksen kaymasına sebep olmuştur. Tasavvufta esas olan; maluma varmak, rızai bari, vuslat, günahlarda­n hicret, zühd, vera, ihlas gibi hedeflerin yerine, dünyevi ikbal veya beklentile­r bazen daha geçer hale gelmiştir. Tabi olan ile tabi olunanda beliren bu hastalıkla­r, gövdeden çıkan bazı yaprakları mevsimsiz sarartmışt­ır. Ama bu hiçbir zaman gövdenin kendisini saran ve sarsan bir hastalığa dönüşmemiş­tir.

7asavvufun kendisi bu hasta yapıları def etmiştir. İslam âle minde tertemiz bir tasavvufi damar hâlâ yoluna devam ediyor.

Tasavvufi hayat, tertemiz ve duru yaşandığın­da Hz. Resul’ün sahabesini­n samimiyeti­ne davet eder. İhlası emreder. Rabden başkasına nazarı hoş görmez. Kibiri, büyüklenme­yi, nefsaniliğ­i cerh eder. Haramdan kaçınır. Dini temizliği, maddi bir ikbal, menfaat, gelecek, mevki ve makam için asla pazarlık konusu yapmaz. Müridinin eline bakmaz. Bilakis elinden müridinin eline ihtiyacını giderecek -imkân nispetinde- bir vedud ele dönüşür.

Onlar olmadan daralırız

Peki bunlarda bir gevşeme veya hata olursa ne yapılacak? Yapılacak olan ağacın gövdesini korumaktır. Ağacı temizlemek. Çürümüş yaprakları silkeleyip ağacın daha güçlü yeşermesin­i sağlamaktı­r. Zira İslam âleminin tümünde sahih, sağlam, kitap ve sünnete uygun tasavvuf, en zor zamanda bir çıkış kapısı olmuştur.

Tasavvuf büyüklerin­in Kur’an ve Sünnete uygun olan hitapları, dersleri ve eserleri ufku saran siyah günah bulutların­ı dağıtan ve yağmur bulutların­a zemin hazırlayan birer manevi nefestir. Onlar olmazsa mana âlemimiz oksijensiz kalır. Daralırız.

Gerçek tasavvuf ile Kur’an ve Sünnete uymayan sözde anlayışlar­ı karıştırma­mak lazım. İnsanları Allah’a, Resulüne, ahlaka, İslami zühde çağıran gerçek mürşitlerl­e, bu özellikler­den yoksun sözde kişileri ayırmak lazım.

Allah’a ve Resulüne dair güzellikle­ri yaşamak için yola çıkan tasavvuf erbabı ile, derdi dünya olanı ayırmak lazım.

İnsanlara kendisini layüsel olarak saydıran cennet ve cehennemin sanki mihmandarı­ymış gibi takdim eden günahkar davetçi ile; ey kardeşleri­m, ben de sizin gibi Rabbin affına sığınan, merhamete susamış bir abdi acizim. Ben size sadece tebliğ ve irşatla memurum diyeni birbirinde­n ayırmak lazım.

 ??  ??
 ??  ?? Prof. Dr.
Prof. Dr.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye