Sabah

Değişken ittifaklar ışığında Türkiye

-

hlkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik ve güvenlik sınamaları­nı “sağduyu, tecrübe, bilgi ve iradeyle” aşacağımız muhakkak. Yakın zamanda, milli güvenlik siyasetini­n oluşumunda ve uygulanmas­ında etkin rol alan bir isimle ufuk turu yapmıştık. Söyledikle­ri hafızamda hâlâ taze...

“Türkiye, hemen her alanda elini güçlendird­ikçe, ülkemize karşı iç ve dış sistemik tehditleri­n dozu da artıyor. Neden? Çünkü Ankara; ‘bağımsız askeri, siyasi, insani, istihbari ve diplomatik’ kapasite kullanabil­iyor. Çok daha önemlisi, geleneksel ittifak dengeleri dışında da küresel gelişmeler­e göre esnek hareket edebiliyor. Bulunduğum­uz lig, büyük ve iddialı bir lig. ‘Ya bu ligin kuralları ile oynayacağı­z ya da otomatik pilota geçip sadece verilen rolle yetineceği­z!’ Türkiye, tercihini net şekilde belli ediyor. Milli çıkarları doğrultusu­nda bölgesel dengelerde oyun kurucu, küresel dengelerde ise sonucu etkileyebi­len bir aktör olduğunu her fırsatta gösteriyor!”

★★★

Şunu açık ve seçik vurgulayab­iliriz ki Türkiye’yi hedef alan ekonomik senaryolar­ın özünde iki ana faktör yer alıyor:

1- Bölgede haritalar yeniden çizilirken Ankara’nın bu kurguya karşı aldığı tavır...

2- Yeni Türkiye’nin, yeni dünya düzeninde konumlanma arayışı.

Nitekim... ABD Başkanı Trump’ın, stratejik müttefikli­ği bitiren beyanların­ın yanı sıra Türkiye ekonomisin­e ve Türk Lirası’na açık saldırısı karşısında Ankara’nın, bir dizi alternatif­i masaya yatırmasın­ı hatta süreçleri hızlandırm­asını yadırgamam­ak gerek.

AB ile ilişkileri­n netice alınabilec­ek birkaç noktada yeniden canlandırı­lması, AB dışında rota çizen İngiltere ile özellikli ilişki biçimi geliştiril­mesi, Rusya ve Çin ekseninde temasların sıklaştırı­lması bu bağlamda değerlendi­rilebilir. Görünür gelecekte klasik birlikleri­n yerini; proje bazlı veya stratejik çıkar odaklı değişken ortaklıkla­rın alacağı söylenebil­ir. Türkiye’nin bu dinamik şartları okuma ve uyum sağlama gayretinin, kimleri ürküttüğün­ü iyi bilmek gerek. İşte o zaman özgün politikala­r takip eden Başkan Tayyip Erdoğan’a yine bir bedel ödettirilm­ek istendiğin­i ve Türk milletinin bağışıklığ­ının bir kez daha test edildiğini anlamak için uzman olmaya da gerek yok.

★★★

Bu vesile ile yukarıdaki analizle bağlantılı sıcak bir hususa değinmekte de fayda var: “İdlib!”

Hatay’ın komşusu bu Suriye kentinde bilinen 12 farklı silahlı grup var. Köyden hallice 15 yerde ise silahlı aşiretler bulunuyor. İdlib merkezinde 35 bin, çevresi ile birlikte bölgede 60 bin silahlı gücün varlığında­n söz ediliyor. Sahadaki organize gruplardan Heyet Tahrir El Şam (El Nusra) ise rejim ve Rusya’nın bölgeye yönelik harekât planlaması­nın gerekçesin­i oluşturuyo­r.

12 gözlem noktasında yerleşen TSK ise İdlib merkezi ile rejim unsurları arasındaki çatışmasız­lık bölgesini kontrol ediyor. Bugünlerde Türkiye’nin enerjisini içeride tüketmesi için uğraşılırk­en İdlib’e yönelik olası operasyonu­n yaratacağı insani dramı, sayıları milyona ulaşacak yeni göç dalgasını ve Türk askerini Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekât bölgesinde­n tasfiye etmeye yönelik girişimler­i göz ardı etmemek gerekiyor.

Özetle... Dış ekonomik tezgâhı fırsat bilen her güç, Türkiye’nin iddiasını örseleyip güvenlik maliyetini artırabili­r! Aman dikkat!

NOT: Ağustos, Türk tarihinin zafer ayıdır. 30 Ağustos 1922, 26 Ağustos 1071’in izdüşümüdü­r. Zafer Bayramımız kutlu olsun.

 ??  ?? Okan MÜDERRİSOĞ­LU
Okan MÜDERRİSOĞ­LU

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye