Sabah

Merkez Bankası faiz ve enflasyon

- VDOLK WXQD#VDEDK FRP WU

Yaşadığımı­z süreci dünyadaki ekonomik gelişmeler­den bağımsız değerlendi­rmek elbette mümkün değil.

Likitide bolluğu dönemi artık bitti; FED faiz artırarak piyasaya pompaladığ­ını “emiyor” şimdi.

İlaveten, ABD ambargosu var. Trump daha geçen gün, “Türkiye ile savaşıyoru­z” dedi.

Strateji gereği biz “savaş dilini” kullanmaya­lım ama doğru söyledi; mesela, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı’nı rehin tutuyorlar.

ABD’nin vergi sıkıştırma­larından Çin, ambargosun­dan Rusya bile o kadar etkilenmiş­ken, “

Temmuz işgal girişimi” başta olmak üzere 2013’ten itibaren mütemadiye­n ABD saldırılar­ına maruz kalan Türkiye nasıl etkilenmes­in?

Gönül isterdi ki çok daha az etkilensin.

Ne ki Ortodoks vesayetten ve FETÖ vesayetiyl­e mücadele etmekten fırsat bulup da Özal’ların Kemal Derviş’lerin (LKHPL]H |]J KOşULLARı SAVSAKLAYA­RAK) yerleştird­ikleri sistemin “kırılganlı­klarını” teşrih masasına yatıramadı­k! Dilim döndüğünce 2016’dan beri sistemin “kırılganlı­klarına” dikkat çekmeye çalışıyoru­m.

Çapraz okumaların yanı sıra ekonomi alanında çok iyi eğitim almış arkadaşlar­la yaptığımız sohbetlerd­en çıkan sonucu da sizlerle fırsat buldukça paylaşıyor­um.

Çaremizin hülasası 3 kelimeden ibarettir:

Tasarruf, üretim, ihracat. Sistemin temel dinamikler­ini eleştirme hakkımızı mahfuz tutarak, sürdürelim. Merkez Bankası deyip geçmeyin... ABD’de yüksek enflasyonu­n belini kıran, Nixon tarafından 1979’da FED Başkanlığı’na atanan 3aul Volcker’dı.

Yüzde 13.5 olan enflasyonu indirmek için yüksek faiz politikası­nı benimsemiş­ti.

O kadar ki 1981’de FED faizleri yüzde 20’yi bulmuş; haliyle de işsizlik artmış, likidite sıkışıklığ­ı kaçınılmaz olmuştu...

Eleştirile­ri tahmin ediyorsunu­z...

Reagan 1980’de Başkan seçilince, Hazine Bakanı rutin dışına çıkarak, “FED faizleri düşürmeli” demişti.

Ne ki, Volcker sıkı para politikası­na devam edileceğin­i söylemişti.

Bunun üzerine faizlerin düşürülmes­i için yasa taslağı hazırlanmı­ş ama Volcker yine geri adım atmamıştı.

Sonuç: 1982’de enflasyon yüzde 5’lerin altına düşmüştü.

Peki, bundan “enflasyonu düşürmenin yolu faizi artırmakta­n geçer” sonucu çıkar mı? Hayır...

Zira 1996 ortalarınd­a işsizlik ve yüksek büyüme döneminde ekonominin ısınmasına bağlı olarak ABD’de enflasyon korkusu başladığın­da FED’e “faiz artır” dendiğinde, dönemin FED Başkanı Alan Greenspan kabul etmemiş, “ekonomidek­i büyüme verimlik artışıyla ilgili, enflasyon riski doğurmuyor” demişti.

Dediği gibi de olmuştu;1998 sonuna kadar sadece bir kez faiz artışı yapmasına rağmen enflasyon artmamıştı.

Günümüze dönersek...

IMF ile anlaşan Arjantin yüzde 45 olan politika faizini yüzde 60’a çıkarttı, peso geçen gün yüzde 12 değer kaybetti.

 ??  ?? 6DOLK 781$
6DOLK 781$

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye