İhanet çetesi nereden çıktı?
Antalya Film Festivali için düzenlenen basın toplantısında Menderes Türel, festivale gelecek yabancı misafirlere ‘gelmeyin’ diye mektup yazan kişilerden söz ediyor. Bunun üzerine Funda Karayel bu kişilere hitaben bir mektup kaleme alıyor.
Hepi topu 11 cümleden oluşan usturuplu bir çağrı. İçinde ‘ihanet’ ya da bu anlama gelecek bir kelime geçmiyor.
Günaydın bu mektubu birinci sayfadan anons ederken ‘İhanet Çetesine Mektup’ başlığını kullanıyor.
Sabah gazetesi ise bir adım daha ileri giderek ‘Başkan’dan İhanet Çetesine Mektup’ başlığını tercih ediyor:
“Başkan Menderes Türel, 55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin yabancı konuklarına ‘gelmeyin’ çağrısı yapanlara mektup gönderdi: ‘Bunun adı ülkeye ihanettir. Bize köstek olmayın.”
İşin aslı
Sinema meslek birliklerinden okur temsilcisine şikâyet mektupları, telefonları yağdı. Onlara da anlattığım gibi:
Açık mektubu yazan kişi Funda Karayel, Menderes Türel değil; bu bir...
Kimseye göndermiyor, gazetede yayımlıyor; bu iki...
Başkanın ağzından ilk sayfada tırnak içinde duyurulan ifadeler yazının hiçbir yerinde geçmiyor; bu üç.
Menderes Türel ya da Funda Karayel, ulusal yarışmanın kaldırılmasını eleştirenlerden değil, yabancı konuklara ‘gelmeyin’ çağrısı yapanlardan söz ediyor; bu da dört.
Nitekim geçen hafta içinde Kültür Bakanı ve Antalya Belediye Başkanı ile meslek kuruluşlarının temsilcileri buluşup konuyu son derece demokratik ve yapıcı bir biçimde ele almışlar. Olması gerektiği gibi...
Haberlerin sunumu ve kelime seçimi bu yüzden önemli... Sözünü ettiğim iki anons ve spot nedeniyle Menderes Türel söylemediği bir şeyi söylemiş, yapmadığı bir şeyi yapmış; Funda Karayel de yazmadığı bir şeyi yazmış gibi gösterilmiş.
Oysa birinci sayfa editörlerine düşen metne sıkı sıkıya bağlı kalmak, ekleme ve çıkarma yapmamak. Aksi takdirde ‘aşağı mahallede söyler, yukarı mahallede duyar; kendisi de inanır’ durumu ortaya çıkar.