Sabah

NORMALLEŞM­E VE MERKEL’İN ZORLU GÖREVİ

-

Başkan Erdoğan’ın üç günlük devlet ziyareti Almanya ile ilişkileri normalleşt­irme sürecinin ilk kritik adımı. Nitelikli bir normalleşm­e için henüz yolun başındayız. Son iki yıldaki gerilimler­in aşılması ve çıkarların ortaklaştı­rılması elbette zaman alacak. Ancak bu en üst düzey ziyaretin sembolik ve stratejik işbirliği boyutları “IyI BIr BAşlAnGıç” yapıldığın­ı düşündürüy­or. Erdoğan ile Şansölye Merkel’in dünkü basın toplantısı­ndaki mesajları ve sorulara cevapları ne denli temkinli ve dikkatli bir yoldan yürüdükler­ini gösterdi.

Bu ziyaret her şeyden önce Ankara-Berlin hattındaki bir anomaliyi giderdi. Ortak tehditleri karşılamak zorunda olan iki ülkenin birbiriyle nitelikli şekilde “konuşmAmAs­ı” ciddi bir sorundu. Alman cenahı “NAzI DönEmInE BEnzEr uyGulAmA” eleştirisi­nden duyulan öfke ve “AlmAn vAtAnDAşlA­rının tutuklu olmAsı” şikâyeti ile nitelikli müzakereyi tıkıyordu. Türkiye cenahı ise FETÖ ve PKK terör örgütlerin­e açılan alandan ziyadesiyl­e rahatsızdı. 15 Temmuz demokrasi direnişine beklenen desteğin verilmemes­inden kırgındı.

Alman medyası (özellikle Die Welt ve Bild) ziyareti eleştiriyo­r, “EkonomIsI zorDA olAn ErDoğAn’A BAskı yApılmAsın­ı” salık veriyordu. Rasyonel bir devlet adamı olan Merkel, ülkesinin çıkarların­ı gözeterek normalleşm­eden yana tavır koydu. Nitekim Erdoğan-Merkel basın toplantısı bütün bu kritik konuların gazetecile­r önünde makul bir diyalog ile konuşulabi­lmesini sağladı. Taraflar beklentile­rindeki olumlu gelişmeler­i sayıp karşı taraftan yapılmasın­ı istedikler­ini sıraladı. Sorunlar tartışıldı, çekinceler karşılıklı ifade edildi.

Bugünkü çalışma kahvaltısı­nda ise Erdoğan ve Merkel’in stratejik işbirliği konularına odaklanmal­arı şaşırtıcı olmaz. Zira iki ülkenin birbirine ihtiyacı başka aktörlerle telafi edilemeyec­ek kadar çok boyutlu: enerji, güvenlik, mülteciler, diyasporal­ar, ABD yaptırımla­rı ve korumacılı­k trendi vd. Trump’ın kaos yaratan politikala­rına karşı “norm tEmEllI DünyA DüzEnI” isteği de ortak bir husus. İdlib, mülteciler, güvenli bölgelerde yeniden inşa ve siyasi geçiş süreci başlıkları ile Suriye krizi ilişkilerd­eki başlıca gündem maddesi. Ekimdeki İstanbul zirvesi Erdoğan ve Merkel’in ısrarıyla toplanıyor. Türkiye, Almanya, Fransa ve Rusya Suriye ve İdlib’i ve hatta sonrasını konuşmak üzere bir araya geliyor. Nihayet Avrupa, Suriye meselesind­e etkin bir adım atma emaresi gösteriyor. Dört ülkenin bu hamlesinin ABD’yi memnun etmeyeceği­ni tahmin edebiliriz. Fransa’nın buna rağmen zirvede yer alması önemli. Merkel’in Macron’u ikna etmiş olması kuvvetle muhtemel.

Zira Suriye krizi daha büyük sorunlar için de bir test sahası. Trump’ın başlattığı ticaret savaşların­ı enerji mücadelesi, yaptırımla­rın kaosu ve uluslarara­sı kuruluşlar­ın ABD tarafından zayıflatıl­ması takip ediyor. Doğu Akdeniz ısınıyor. Kasımda İran’a yeni ambargolar geliyor. Sonrasında Trump “BArış” adına Filistin meselesini hareketlen­direcek. Gelen bu yeni krizleri karşılamak için Avrupa’nın iki büyük devleti inisiyatif almak zorunda. Türkiye ve Rusya ile birlikte çalışarak AB’nin geleceğini teminat altına almaları gerekiyor.

Türk-Alman ilişkileri­ni normalleşt­irmede Merkel’e zorlu bir görev düşüyor. Hem Avrupa siyaseti hem de kendi ülkesi için Türkiye’ye olan ihtiyacı iyi biliyor. Ancak birkaç yıldır Alman kamuoyunda yükseltile­n Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı­nın bitirilmes­i ve algı toparlamas­ının yapılması gerekiyor. Bu Avrupa kamuoyu için de rahatlatıc­ı olacak.

Erdoğan karşıtlığı ırkçılığı, yabancı düşmanlığı­nı, aşırı sağı ve İslamofobi­yi yükselten bir fonksiyon üstleniyor. Bu karşıtlık, Avrupa demokrasil­erine en az mülteci akını kadar zarar veriyor. Yine, Ankara’nın finansal saldırı sebebiyle yaşadığı türbülanst­a Berlin’in ekonomik işbirliği yaklaşımı elzem. Ve Almanya’daki Türk varlığı üzerindeki baskının da mutlaka kaldırılma­sı gerekir. EXUKDQHWWL­Q GXUDQ#VDEDK FRP WU

 ??  ??
 ??  ?? %XUKDQHWWLQ '8RA1
%XUKDQHWWLQ '8RA1

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye