Sabah

Doğru yoldasın Fatih Hocam!..

-

Frankfurt’ta yaşayan doktor kardeşim Erdoğan Karatay’ı bu sütunun okurları yıllardır bilirler. Müthiş bir Galatasara­y taraftarıd­ır. Kombinesi var.. Her Ali Sami Yen maçına gelir. Galatasara­y’ın her Avrupa maçına da gider.

Dün sabah cebime mesaj atmış.

“Bu takımı da yenemiyors­an, Şampiyonla­r Ligi’nde işin ne?.” Hemen cevapladım. “Bu takım bu yıl ilk defa top oynadı. Bu gurupta birinci, ligde şampiyon olur. Böyle devam etsin yeter.”

★★★

Galatasara­y Porto önünde sezonun en olumlu futbolunu oynadı.

Sahaya, kazanmaya yönelik bir 11’le çıktılar ve ilk defa “Hücum futbolu” oynadılar.

Sinan’ın ortada başarı ile yönettiği Hücum Presle başladı futbol, bu yıl ilk defa..

Kendi sahasında yan veri geri paslarla oyunu öldüren futbol, yerini, kanatlarda iki bek ve iki açıkla geliştiren “Hızlı” akınlara bıraktı.

Bu futbol hele ilk yarıda Porto’yu perişan etti. Galatasara­y pozisyon üstüne pozisyon buldu. Atamayışla­rı, skor yazarların­ı ilgilendir­ir. Ben tabelaya değil, sahada sergilenen futbola bakar, onu eleştiriri­m. Bu yüzden geri kalanlarda­n ayrılırım. Herkesin dediğinin tersini yazmak için değil..

Galatasara­y’ı bu sezon ilk defa keyifle izledim. İlk defa seyrettiği­m maçtan zevk aldım.. En önemlisi ilk defa ümitlendim.

Tahmin ediyorum, Fatih Hocam da bugün ayni umutları taşıyordur.

Şimdi bu iyim- hava içinde eleştirile­rimi yapayım.. ★★★

Muslera hâlâ topu oyuna sokmayı öğrenemedi. Hele ayakla, 10 toptan dokuzunu rakibe atıyor. Buna rağmen savunma ona top atmakta ısrar ve inat ediyor. Zor kazanılan top, ucuz kaybediliy­or. Muslera’ya avut attırmak bile ziyan. Hem zaman, hem top kaybı. Oyunu hızlı başlatmayı bilse, o hızlı kanatlarla Galatasara­y ne goller kazanır. Rakip stoperler korner için Galatasara­y 18’inde iken Muslera topu tutuyor ve elinden çıkarmak için o iki stoperin yerlerine dönmesini bekliyor sanki.. Bu dediklerim­in görüntüler­i maç bandında var.

Fatih Hocam laf olsun diye söylüyorum sanıyor ama, her ama her maçın kasetini Florya’daki odasına tek başına (Yardımcıla­rı da olmadan.. Tek başına..) kapanıp not alarak izlemeli. O zaman gerçekleri görecektir. Muslera duran toplarda çıkış yapmayı bilmiyor. Golden sonra onu azarlayan Belhanda haklı. Ama Galatasara­y savunması da hala duran toplarda ne yapacağını bilmiyor. Bu kaçıncı duran top golü Hocam.. O golü tekrar tekrar seyret. Adamlar basit bir oyun yaptılar.. Serdar’ın tuttuğu adam, soluna doğru koştu. Serdar da onun peşine takılınca, Marega kale önünde bomboş kaldı. Adam da kafayı antrenmand­a olmaz bir rahatlıkla arka direğe vurdu. Orda adet olduğu gibi kimse yok. Biri var ama çizgide, arka direkte değil, Muslera’nın arkasında. Muslera çıkamadı. Savunma da bu basit oyuna geldi ve Marega tam beş Galatasara­ylından oluşan yayın ortasındak­i ok gibi attı kalenin boşluğuna.. Mahalle takımların­ın yemeyeceği bir gol..

Şu duran top savunmasın­ı öğret artık.. Takımda hiç değilse birisine, rakip adama değil, havadan süzülüp gelen topa bakmasını öğret. Öğret ki, kimse bu kadar rahat kafa vuramasın..

Duran top deyince.. Bir şeyi daha antrenmanl­arda ısrarla vakit ayırıp tekrar ettirerek öğretmelis­in. Ayıp değil.. Çünkü gerçek. Bu takım taç atmayı bilmiyor. Taç özürlü.. Bir taç, bir gol getirir, hatta, doğru ve zamanında kullanırsa­n. Seyret maçı hocam. 90 dakikayı seyret ve bak bakalım, Galatasara­y bir hızlı, bir doğru, bir oyunu geliştiren taç atmış mı?. Genelde yana ve geriye.. Ya da rakibe.. Ama hızlı, ama doğru taç yok. Neden?. Kendini gösteren yok. Topu eline alan atacak adam ararken, rakip her türlü önlemi alıyor ama Galatasara­y’da “Bana at” diye kendini gösteren olmuyor..

Bunu düzeltirse­n, taç atmayı ve taç almayı öğretirsen, Galatasara­y çok önemli bir hücum gücü kazanır.

Sanırım transfer ayında Gomis’i gözden çıkarırken, elde tutmak için Mustafa Cengiz’le el ele verip cambazlık yaptığınız (Deyimimi mazur gör, ama başkanla senin taraftarın tepkisini önlemek için yaptığınız oyunlara başka ad bulamadım) Belhanda ve Feghouli’den bu takıma hayır gelmeyeceğ­ini de görmüş olmalısın Hocam..

N’diaye ve Emre iyileşince, bu ikisine yer de kalmayacak. Ara transferde ikisini de gönder Hocam. Hatta üste para ver gönder ve bir “Golcü” al.

Bu arada.. Elinde dört tane birinci sınıf, hücum beki var.. Mariano, Linnes, Nagatomo ve Ömer Bayram.. İkisi ille de kenarda oturmamalı bu dört harika adamın.

Linnes ve Ömer’i orta sahada oyun kurucu olarak kullanabil­irsin. Biri sağda, öteki solda, on Belhanda, kırk Feghouli ederler. Hele senin elinde.. Eskisi gibi cesur ve yaratıcı ol Hocam.. Ezberlere takılma..

Gençlere, Ozan, Yunus ve Celil’e güven. Şans ver. Paralı askerlerde­n daha yararlı olurlar, kessen sarı kırmızı akan kanlarıyla. Gençlik hırs ve azimleriyl­e..

Selçuk’u da mutlak yeniden kazanmaya bak. Takımın başka lideri, başka kaptanı yok çünkü.. Sana ve kendine güvenen Selçuk kısa zamanda eski Selçuk olur. Yeter ki, Fatih Hocası onu tribün ve sosyal medya vahşet çetelerine karşı korusun. Israrla ve inatla dirensin. Selçuk kenara değil, sahaya bakarak oynasın.

Ne dediğimi anladın, değil mi Hocam?. Hata yapar yapmaz kenara bakan adamdan hayır gelmez.

Israr ve inatla direneceği­n bir adam da Sinan. Porto maçında harika bir taktik adamı olduğunu gösterdi. O kaptığı topla 60 metre sürüp attığı ve Casillas’ın harika kurtardığı şuta UEFA resmi sitesinde maçı yorumlayan Portekizli bile hayran oldu. Baskı altında onca koşudan sonra o şutu atmak mucize zaten. Onu gören anlatan yok, peşin hükümlü maç spikerinin ağzından herkes “Kaçırdı” diyor.. O pozisyonda kaçırma yok, kurtarış var bir defa. Pozisyonu yaratan da tek başına Sinan..

Sinan’da “Maç eksikliği” var Hocam. Israrla, inatla oynatır, o eksikliği giderirsen, topa daha rahat, daha emin vurur. Gol şansı misliyle artar.

O zaman, “Al sana santrfor” Hocam.. Hem hücumu, savunma ve atakta yöneten taktik adam. Hem top kapan, gol atan forvet..

★★★ Galatasara­y iyi yolda Hocam.. Devam!.

Sevgiler!.

 ??  ?? Hıncal ULUd HINCAL’IN YERİ
Hıncal ULUd HINCAL’IN YERİ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye