Arzum’un Kadınları..
Bu yazıyı 3rof. Mustafa Ilıcalı Hocama yazıyorum. İlk bakışta, Acun Ilıcalı’nın amcası olarak bilinir, Hocam..
“Hocam” lafın gelişi değil.. Başakşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölüm Başkanıydı. Onu tanıdığımda ise İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı Trafik Baş Danışmanı..
İstanbul’un rezil trafiğine vilayet ve belediyenin ilgisizliği, sahipsizliği üzerine yazılarımla ilgilenip beni arayınca buluştuk.
Onunla kriz yerlerini dolaştık. Pratik çözümler gerektirenlere hemen müdahale etti. Çözdü de.. İşler çok daha iyiye gidebilirdi ama Ilıcalı Hocam siyaseti tercih etti. Seçimlere girdi. Erzurum Milletvekili oldu.
İstanbul için kayıptı. Ama Türkiye için kazanç olabilir. Bu yazım bu sebeple ona yazıldı.
★★★
Reşitpaşa’dan İstinye yokuşuna ineceğiz. Tam orada bir kavşak var, Y kavşak..Kırmızı yanıyor. Sağda bekliyoruz. Yanımız boş. Reşit Paşa’ya giden şerit açık ama kimse gidemiyor. Çünkü orada, Y’nin öbür tarafından gelen bir mini kırmızı araba öyle durmuş ki, yolu kesiyor. Önü boş arabalar gidemiyor. Dizi dizi bekliyorlar. Trafik kilit..
Mini arabanın arkası bomboş.. Yarım metre geri çekilse yolu açacak. Ama umurunda değil.. Yaptığı haltı görmüyor bile.. Çünkü elinde telefon var. Dalmış onunla konuşuyor..
Şimdi işlediği iki trafik suçu var. 1- Çıkamayacağı kavşağa girerek yolu kilitlemek.. Bu uygar ülkelerde en ağır suçtur. Hele trafiği yoğun kentlerde.. Mesela Los Angeles’te gideceğiniz yön dolu iken kavşağa girip kalarak çaprazdan gelenlerin de geçmesini önlüyorsanız size 1200 dolar ceza keserler.. Yani 7 bin 500 lira falan.. Evlat acısı gibidir. “Hadi yapın” demiyorum. Aklınızdan bile geçiremezsiniz..
2- Trafikte telefonla konuşmak.. Bu da uygar ülkelerde en ağır suçlardan biridir. İlk örneği en batıdan vermiştim. Bu defa en doğudan vereceğim. Singapur.. Bu küçük ada ülkesinin ne kadar uygar olduğunu tahmin edemezsiniz, gitmediyseniz. Ben gittim. Yaşadım. Gördüm.. Biliyorum. Singapur’da trafik polisi sizi elinizde telefonla yakalarsa direksiyonda.. Aklınız duracak.. Bir defa telefonunuza hemen el koyar.. Gitti ıphone 8 plusınız.. Çok ağır değil mi?.Öyle sanın.. 4 bin Amerikan doları yani 25 bin lira civarında da ceza yazar.. İnanın bitmedi. Bir de mahkemeye sevk eder.. Üç yıla kadar hapis istemiyle..
★★★
Şimdi Sevgili Hocam.. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İkisi de çok sevdiğim dostlarımdır, Arzum Onan ve Mehmet Aslantuğ.. Ama ah bu İstanbul.. Görüşme imkanını öyle yok ediyor ki..
En son üç mü dört mü yıl önce Bodrum’daki evlerine çaya gitmiştim. Konuştuk o kadar.. Arzum, son yıllarda heykele iyice merak sarmıştı.. Çalışıyordu. Duyuyordum..
“Kadın” adını verdiği sergiyi Tophane-i Amire’de açtığını görünce koştum..
Bu tarihi salonun kapısını BeşiktaşKaraköy Caddesine almışlar. Yani adeta “Gelmeyin” diyorlar.. Trafiği kesme pahasına durup ineceksiniz. Araba gidecek. Mecbur.. Sonra..
Yahu sergiyi gezen, alış veriş dostumuz haklı olarak sitem ediyordu.. “Herkesin başına bir polis dikmem mümkün değil” diye..
Ilıcalı Hocam,
O kırmızı mini arabanın şoförü, ülkemizde bu cezalar olsa, yani, telefonla konuşup kavşağı kilitlediğinde, 35 bin lira ceza ödeyeceğini, telefonuna el konacağını, bir de üç yıla kadar hapis istemi ile mahkemelere düşeceğini bilse, en yakın polis, Kadıköy yakasında Tuzla’da olsa bile, cesaret edebilir miydi, bu iki suçu ayni anda, bu kadar fütursuz işlemeyi geç Hocam, yapanların çoğu arabalı.. Nasıl olacak?. Onu düşünen yok.. “Ben yaptım oldu” kafası.. Oysa yukarda iken giriş daha rahattık.. Arzum, keyifle izlenecek çalışmalar yapmış.. Figüratif çalışmaları da var, soyutlar da.. Her çeşit malzeme kullanmış.. Ahşap.. Cam.. Çelik.. Mermer..
Ben hani harmanlarda buğdayı başaktan ayırır, dövenler vardır, onları kullanmış Arzum.. Onlara bayıldım.. Belki de nostalji.. Çocukken en sevdiğim şeydi, harman yerine koşup dövene binmek atlarla, başaklar üzerinde yarışır gibi dönmek.. Sonra da oturur, babaannemin yardımcılarıyla dövenin altında dökülen çakıltaşlarının yerine yenilerini koyardık. O malzemeyi iyi bilirim yani.. Malzeme gibi, ebatlar da değişik.. aklından geçirebilir miydi?.
O arabanın plakasını yazıyorum Hocam..
=H .
Ben ayrıca fahri trafik müfettişiyim. Yani bu yazım ayni zamanda resmi ihbar. Ama ne İstanbul Valisi’nin, ne Emniyet Müdürü’nün, ne de trafik müdürünün kılları kıpırdamayacak. Bir cevap verme tenezzülünde bile bulunmayacaklar. Hiç bulunmadılar ki.. Adamlar sanki emir almış.. “Görmeyin.. Duymayın. Konuşmayın..”
Öyle vurdumduymazlar..
Peki siz Hocam?.
İşte önemli olan orası..
Bir Milletvekili ve Trafik Konuları’nın hem de bilimsel uzmanı olarak bir çözüm getirebilirsiniz.. Ülkenin en ölümcül sorununa bir çözüm önerebilirsiniz.. Nedir o?.
Trafik cezalarını, önleyici düzeye yükseltecek bir yasa teklifini Meclis’e verebilirsiniz. Her ama her partiden de destek Yani her yere, her köşeye uygun bir şeyler var.
Her keseye de.. 7 bin liradan başlıyor marj, 150 bin liraya kadar gidiyor.. Bu hafta sonu son. Pazar günü kapanıyor, sergi!. Fazla vaktiniz yok..
★★★
Bu arada.. Yarın da meraklısına bir müthiş sergi başlıyor.. İran Minyatür Sanatçılarının eserleri. Minyatür bir İslam Sanatı.. Resim yasak olduğundan, İslam’da Minyatür ve Süsleme (Tezyin) sanatları doruğa ulaştı. İranlı sanatçıların çalışmalarından örnekleri gördüm. Bayıldım. Galatasaray Yeni Çarşı Caddesi’ndeki TÜRVAK Sinema Tiyatro Müzesindeki serginin açılışı yarın 15.00’te.. alırsınız. Çünkü tüm yolların dağbaşı oluşu yüzünden oluşan kazalarda yıllık kayıplarımız, ülkemizin belası terör kayıplarını katlıyor. Koyun rakamları Meclis’in önüne.. Gösterin herkese Trafik Terörü kayıplarının, PKK Terörü şehitlerinin kaç misli olduğunu.. Evet hocam. Misli.. İyi bilirsiniz. En iyi siz bilirsiniz. Rakamlar elinizde..
108 lirayı valelere bahşiş diye verenlere, bu parayı “Ceza” diye yazarsanız aldırır mı?. O da kırk yılın bir başı yakalanırsa 108 lira komikliği.. Onu anlatırsınız Hocam.. “Binlerce ölümü durdurmanın yolu, cezaları önleyici düzeye getirmekten geçer” der, Amerika, Almanya, Fransa, Singapur’dan örnekler verirsiniz.
“Yahu kırmızıda geçmeye 5 bin lira ceza olur mu” diyenlere yanıt verirsiniz.
“Olmaz tabii. Geçmezseniz ceza meza yok. Sıfır lira..”
1ot: Sevgili dostum Mustafa Hocamın 24 Haziran seçimlerinde aday olmadığını, Meclis’te bulunmadığını şu anda öğrendim. Ama yazımı değiştirmiyor yine ona ithaf ediyorum. Ilıcalı Hocam bugünkü Meclis’te de bu konuyu anlatacağı izah edeceği arkadaşlara sahiptir diye düşünüyorum.