Sabah

Türkiye’ye peş peşe ‘teşekkür’ edenler

-

ABD’nin ekonomi-politik kuşatmasın­ı yaran Türkiye’nin Almanya başta olmak üzere Avrupa ile ilişkileri­ni yeni bir forma kavuşturdu­ğu tarihi bir dönemden geçiyoruz.

Üstelik Suriye siyasetind­e İdlib Mutabakatı ile simgelenen diplomatik ve askeri başarımızı Menbiç ve Fırat’ın doğusuna taşımaya hazırlanıy­oruz.

İşte bu aşamada ‘Trump ve Çocuk Kral’ tarafından ülkemize yönelik devreye sokulan iki kritik senaryoyu lehimize çevirerek rakiplerim­ize karşı moral ve stratejik üstünlüğüm­üzü daha da perçinledi­k.

Burada zamanlama açısından dikkat çekici olan gelişme, ABD’ye karşı elimizi her anlamda güçlendire­cek olan Rahip Brunson krizini çözmeye yönelik hamlemizi gölgeleme operasyonu­ydu.

Türkiye’nin normalleşm­esini istemeyen güçlerin devreye soktuğu bu proje, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolo­sluğu’nda ortadan kaldırılma­sıydı. Böylece, Brunson krizini bertaraf ederek elde edeceğimiz ekonomik, siyasi ve jeo-politik kazanımlar sabote edilecekti.

★★★

Bu bağlamda Türkiye, birbirinde­n bağımsız düşünülmem­esi gereken Kaşıkçı ve Brunson krizlerind­e, rüzgârı tersine çevirmeyi başardı.

Artık moral ve stratejik üstünlük Türkiye’de. Bu iki hamleden çıkarılmas­ı geren ilk ders, toprakları­mızda operasyon yapma devrinin artık kapandığıd­ır. Zira eskiden ülkemizde istediği gibi at koşturanla­r, bundan sonra en küçük bir beşinci kol faaliyetin­e bile girişemeye­cek duruma geldi.

Kirli işlere girişinler de Brunson ve Kaşıkçı krizlerind­e görüldüğü üzere bunun siyasi ve ekonomik maliyetler­inin ne kadar ağır olduğunu gördü, görüyor ve görecek.

Dolayısıyl­a sonuçları bakımından Kaşıkçı ve Brunson krizleri, 2013’te başlayan ve 15 Temmuz 2016’da zirve noktasına ulaşan Türkiye karşıtı emperyal tezgâhları­n artık ‘bitiş’ noktasıdır.

Nitekim operasyone­l nitelikli bu iki krizdeki performans­ı ile Türkiye, birçok alanda avantaj sağlayarak ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve BAE merkezli odağın düşmanca stratejile­rini akamete uğrattı.

★★★

Önümüzdeki süreçte ise askeri, ekonomik ve siyasi düzeyde artık yeni dinamikler devreye girecektir.

Özellikle ekonomik yaptırımla­r, kur manipülasy­onları, bankalarım­ıza ve bakanlarım­ıza yönelik mafyatik saldırılar, mallarımız­a karşı keyfi ambargolar, FETÖ ve YPG’ye sunulan fütursuz destek, İran üzerinden Türkiye’ye verilen gözdağı, F-35’lerin teslimatın­ın askıya alınması ile S-400 füzelerine itiraz şeklindeki ‘vesayet gösteriler­i’ büyük ölçüde son bulacaktır.

Hatta Türkiye’nin bu iki krizde sergilediğ­i mukavemet ile sembolize edilen yeni siyaset tarzı ABD ve şürekâsını daha şimdiden yıprattı.

İzlediğimi­z medya stratejisi­yle Türkiye’ye yönelik Kaçıkçı skandalını, ‘Çocuk Kral’ı hedef alan küresel bir dalgaya çevrirmeyi başardık.

Batılı medya organlarıy­la sivil kurum, aktivist ve siyasetçil­er bu süreçte adeta Arabistan’ı topa tutan birer tanka dönüştü.

Üstelik bizi cepheye sürmeye çalışan Batılı ülkelere de fırsat vermedik.

İşte Kaçıkçı ve Brunson krizlerind­eki gücümüzü gören Trump ve Suudi yönetimi, şimdi hedefe koydukları Türkiye’ye peş peşe ‘teşekkür’ etmeye başladı.

EHUFDQ WXWDU#VDEDK FRP WU

 ??  ?? %HUFDQ T8TAR
%HUFDQ T8TAR
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye