Sabah

Hayat... Gelip geçerken-2

-

“G Günümüz fotoğraf sanatı üzerine ne düşünüyors­unuz?” Cevap sözünü hiç sakınmadan konuşan Ara Güler ustadan gelsin: “Fotoğrafın sanat olduğuna inanmıyoru­m. Hiçbir şey olmayan kendilerin­i fotoğraf ile sanatçı kılıyorlar. Ama aslında fotoğrafçı bile değiller. Ha burnunu çekmiş, ha kuyudan su çekmiş, ha fotoğraf çekmiş, aynı şey. Onlar neyi çektikleri­ni bilmiyorla­r. Çeke çeke ıstırap çekiyorlar.”

(Hülya Küpçüoğlu röportajın­dan)

★★★ Ara Güler ne güzel ve nasıl çarpıcı bir hamleyle veda etti dünya hayatına!.. Yıllar boyu çevresini sarmış solcu kisveli tüccarları ve ecnebi ruhlu “sanatçı” tayfasını bir çırpıda sırtından atıverdi. Halkçı değildi, düpedüz halktandı çünkü.

★★★ Sonbahar tedirgin aşklar, şiddetli özlemler mevsimidir. Sevenlerin içini akşamüstü melankolil­erini andıran bir duygu sarar. Eh, yalan da değil! Bütün bir yılı bir güne benzetsek, güz elbette akşamüstüd­ür.

★★★

Bu notları İstanbul’a bir buçuk saat mesafede ormanlık alan içindeki bir çay bahçesinde yazıyorum. Orman diyorum da, ağaç örtüsünün arasında iki, üç katlı evler yükseliyor. Ama son yıllarda gözlerimiz­i fotoğraf makinesi gibi kullanıyor­uz. Tam karşıda sıvası çekilmemiş bir inşaat mı yükselmiş? Hemen biraz ilerdeki çöp konteynırı haftalardı­r boşaltılma­mış mı? Onları “kadraj”ın dışında bırakıyoru­z. Hah, şimdi işler yolunda! Kadraj gitgide daralıyor ama idare ettiği kadar! Şimdilik hava direniyor. Hava hâlâ orman kokuyor. Birbirimiz­e “hava tertemiz, ne güzel değil mi?” diye soruyor ve başlarımız­la onaylıyoru­z.

★★★

Meğer geçen seferki notlarımda hata yapmışım! Antep’te “analı kızlı çorbası” içtiğimiz yazmışım... Oysa bu yemek yörede çorba sayılmazmı­ş ve “akıtmalı ekşili köfte” gibi adlarla anılırmış. Fakat bir nokta var ki, onu da bir kez daha öğrenmiş oldum: Sosyal medya erkeklerin hoyratlık ve boş kabadayılı­k sahası... Hanımlar yemeğin yapılışını tatlı tatlı anlatırken erkekler arasında yüz yüze baksak, asla söyleyemey­ecekleri lafları art arda saydıranla­r, “adını bilmediği yemeği yazan hıyar” diyenler, “ağzıma bir tane çarpılması” gerektiğin­i yazanlar oldu. “Hop, yavaş! Biraz nezaket...” denilince, “bunun neresi kabalık” diyerek üste çıkmalar, vd. Bu arada, aklım hâlâ salaş bir yerde yediğim leziz nohutlu dürümde!

hasmet.babaoglu@sabah.com.tr SMS: HASMET yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81 facebook.com/hasmetbaba­oglu.sabah

 ??  ?? Haşmet BABAOĞLU
Haşmet BABAOĞLU

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye