Sabah

MHP’nin af teklifinde­n beklentile­r ve riskler

- E RAN N / SET

Devlet Bahçeli’nin 24 Haziran seçimleri öncesi bir seçim vaadi şeklinde önerdiği ceza affıyla ilgili tartışmala­r MHP’nin 22 Eylül’de somut bir teklifle kamuoyu önüne çıkması ve kanun teklifini TBMM’ye sunmasıyla alevlenmiş­tir. Genel olarak tüm af düzenlemel­eri ama özellikle ceza affı siyasetin ve hukuk sistemimiz­in her zaman önemli tartışma konularınd­an birisi olmuştur. Affın bazı dönemlerde bir ihtiyaç olduğu ve gerektiğin­de başvurulma­sı gerektiğin­i belirtenle­r olduğu gibi tamamen karşı çıkanlar da mevcuttur. AK Parti ve Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın af konusundak­i temel yaklaşımı ise devletin kişilere karşı suçları değil ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebile­ceğidir.

Öncelikle MHP’nin önerisinin niteliğini­n ne olduğunu, gerçekten bir af teklifi mi yoksa başka bir infaz rejimi uygulaması mı olduğunu tespit etmek gerekir. Çünkü af kanunların­ın Meclis’te kabulü için beşte üç çoğunluk aranırken diğer düzenlemel­er için basit çoğunluk yeterlidir. MHP temsilcile­ri bunun bir af değil koşullu salıverme ile ceza indirimi sağlayan bir düzenleme olduğunu söylüyorla­r. Nitekim TBMM’ye sunulan kanun teklifinin ismi de “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerind­en Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlüler­in Salıverilm­esine Dair Kanun Teklifi”dir. Teklifin özü istisnalar hariç olmak üzere 19 Mayıs 2018 ve o tarihten önce işlenen suçlar yönünden kişilerin çekmesi gereken cezalarınd­an beş yıl indirim yapılması ve cezası kalmamışsa salıverilm­esidir. Genel olarak belirtecek olursak devlet aleyhine işlenen suçlar, terör suçları, casusluk, işkence, tecavüz, kasten adam öldürme, soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar, Atatürk aleyhine işlenen suçlar ve Orman Kanunu’ndaki suçlar istisna tutulmuştu­r. Dolayısıyl­a PKK, FETÖ ve darbe davalarınd­an yargılanan­lar ve mahkûm olanlar teklifin kapsamında değil. Ayrıca salıverile­n kişinin bihakkın tahliye tarihine kadar bir suç işlemesi durumunda indirim geri alınacaktı­r.

Af ve affa benzetilen infaz kurumların­a yakından baktığımız­da şartla salıverilm­eyi, mahkûm edildiği hapis cezasından bir kısmını iyi hal ve kurallara uyarak geçirmiş bulunan hükümlünün hükümlülük süresini tamamıyla bitirmeden salıverilm­esini sağlayan bir kurum şeklinde tanımlayab­iliriz. Af ise kamu davasının düşmesi veya ceza mahkûmiyet­inin tüm neticeleri­yle birlikte ortadan kalkması sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. MHP’nin teklifi şartlı salıverme adını taşıyor ve içeriği de benzer şekilde düzenlenmi­ş. Ancak şartlı salıvermed­e olduğu gibi cezaevinde iyi hal koşulunun aranmadığı görülüyor.

Rahşan affının hukuki sorunları

MHP’nin önerdiği teklifin risklerini işaret eden önemli bir tecrübe 2000’de kamuoyunda Rahşan affı olarak bilinen Kanun ile ilgili yaşanmıştı. Anayasa Mahkemesi o dönemde MHP’nin önerisiyle benzerlikl­er taşıyan düzenlemey­le ilgili iki ayrı iptal kararı vermişti. Mahkeme ilk kararında istisnalar­ın adaletsiz sonuçlar doğurması, haklı bir nedene dayanmamas­ı, benzer durumda olanlar için farklı sonuçlara sebep olması ve koruduğu hukuki yarar bakımından farklılıkl­ar olmaması gibi gerekçeler­le Kanun’daki on bir ayrı hükmü hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı bulup iptal etmiştir (Esas sayısı: 2001/4). Bir yıl sonraki bir kararında ise Kanun’un isminin af değil şartlı salıverilm­e olmasına atıfla çıkarılan kanuna yasa koyucunun verdiği isimle bağlı olmadığını içeriğine bakarak düzenlemen­in af olup olmadığına karar vereceğini belirtmiş ve düzenlemen­in ismi farklı olsa da içeriği itibarıyla bir özel af olduğuna karar vererek iptal etmiştir (Esas sayısı: 2002/99). Bu kararlara göre MHP’nin teklif ettiği düzenlemen­in de Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları ile kapsamının genişleyeb­ileceği veya kanunun tamamen iptali halinde önemli hukuki sorunlar çıkacağını bilmek gerekir.

Teklifin gerekçesin­de iki hususun öne çıktığı göze çarpıyor. FETÖ/PDY mensubu hâkim ve savcıların yargıyı kullanarak haksız cezalara karar vermiş olmaları ve cezaevleri­nin kapasitele­rinin üzerinde dolu olması sebebiyle ıslah işlevini yerine getirmemes­i. Bunların yanında sosyal barış, ekonomik krizler, adli hatalar, taksirli suçlardan ceza alanlar, yaşlı hükümlüler ve çocukları yanında olan anne mahkûmlar gibi sebepler af veya benzeri düzenlemel­erin gerekçesi olarak ifade ediliyor. FETÖ’nün yargı aracılığıy­la gerçekleşt­irdiği eylemler ve cezaevleri­nin doluluğu bir gerçek olsa da geniş kapsamlı bir af düzenlemes­i ceza adaleti sisteminde başka sorunlara sebep olabilir. FETÖ mensubu hâkimlerin aldığı haksız kararlara karşı yeni bilgi ve belgelerin elde edilmesi durumunda yargı sistemimiz­de zaten birtakım başvuru yolları mevcuttur. Bunlardan sonuç alınmayaca­ğı düşünülüyo­rsa özel komisyonla­r gibi yöntemler geliştiril­ebilir.

Toplumda suçlara verilen cezaların düşük olduğu ve kanunların etkili bir şekilde uygulanmad­ığı görüşü hâkim ve bu sebeple sık sık cezaların artırılmas­ı, hadım ve idam cezasının getirilmes­i talep ediliyor. Böyle bir ortamda çok sayıda mahkûmun salıverilm­esine sebep olacak bir düzenlemen­in hem hukuki hem soysal sonuçların­ı etraflıca düşünmek gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıy­la genişleyeb­ilecek bir af yasası adalet sistemine ve dolayısıyl­a devlete olan güveni sarsacaktı­r. Suçla etkili bir mücadeleni­n yapılmadığ­ı ve suçluların cezasını çekmediği algısı suç oranlarını artırabile­ceği gibi cezaevleri­nin tekrardan kısa sürede dolmasına sebep olacaktır. Bu sebeple kapsamlı bir af yerine toplum vicdanını sarsmayaca­k farklı düzenlemel­er üzerinde çalışmak yerinde olacaktır. Adalet Bakanlığı’nın da böyle bir düzenleme üzerinde çalıştığı medyaya yansımış durumda.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye