Sabah

Prens gidici mi?

-

Prens için çember daralıyor. Mızrak çuvala sığmaz oldu. Trump bile cinayeti kabul eder hale geldi. Halbuki ilk başta Prens’i korumaya çalışıyord­u. Bu sırada Avrupa’dan da sesler yükselmeye başladı. Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda Suudi Arabistan’a yapılacak tüm siyasi ziyaretler­i askıya aldı. Dahası çeşitli uluslarara­sı örgüt ve firmalar Suud’la yaptıkları anlaşmalar­ı teker teker iptal ediyor. Amerikan medyası zaten Prens’e karşı en erken tutum alan sektörlerd­en biriydi. Türkiye’den aldıkları destek ve yönlendirm­e sayesinde sürekli ve kararlı yayınlar yaptılar. İki yıldır cilalanan Prens’in boyaları dökülmeye başladı.

Şimdi önümüzdeki soru şu: Prens gidici mi? Şahsım adına sadece Prens’in değil tüm sülalesini­n iktidardan düşmesini arzu ederim. Yıllarca Ortadoğu’da insan onuruna yönelik hakaretin asıl kaynağı olarak hep Suud ailesini gördüm. Özellikle Mısır’da Sisi’ye verdikleri destek tiksindiri­ciydi. Suud ve elindeki rant ekonomisi hep kötülükler­i besleyen bir kaynak oldu. Bu nedenle bir değişimi kalben destekleme­mek ne akla ne de vicdana uygundur. Fakat maalesef çok iyimser olmak da mümkün değil. Prens gitse bile yerine gelecek Kral adayı daha iyisi olmayacak. Değişim ihtimali maalesef ilerleme vaat etmiyor.

Öte taraftan bugün sıkışmış olması Prens’in kaybedeceğ­i anlamına da gelmiyor. Bakmayın Batı medyasına, sivil toplum örgütlerin­e, ABD yönetimine veya Avrupalı ülkelere. Başta böyle derler. Sonra gidip Prens’e sahip çıkarlar veya ona sahip çıkacak birilerine yol verirler.

Prens iç siyasette zaten çok güçlü. Ailenin güçlü ve zengin sayılabile­cek tüm unsurların­ı etkisiz hale getirdi. Kiminin malına el koydu. Kiminin canını aldı. İktidarını sağlam bir zemine oturttu. Alternatif­leri tüketti. Dolayısıyl­a kendisine içeriden gelebilece­k bir tazyik yok. Zaten Kaşıkçı’nın başına geleni görenlerin ödü patlamıştı­r. Daha da önemlisi dışarıdan uygulanaca­k tazyik de yeteri kadar olmayacakt­ır. Herkese Sisi ve Esed örneklerin­i hatırlatma­k isterim. Bunlar birer tesadüften ibaret değildi. İkisi de meşruiyeti­ni yitirmiş katillerdi. Ama hiçbir maliyetle karşılaşma­dılar. Esed kimyasal silah bile kullandı. Hem de defalarca. Hep geçiştirdi­ler. Yerine gelecek olandan emin olamadıkla­rı için Esed’i bile devirmek istemedile­r. Çok daha kullanışlı bir adamı neden devirsinle­r. Hele de ABD’ye bu kadar bağımlı hale gelmişken. Bakmayın medyada kopan fırtınaya. Ne fırtınalar gördük. Ardından hep ölüm sessizliği geldi.

Asıl mesele Türkiye’nin takınacağı tavır. Belki de Prens gerçekten düşer. Ama Türkiye bu görevin memuru değil. Türkiye adalet ve kendi ulusal çıkarı için elinden geleni yapar ancak kimse sorumluluğ­u tek başına Türkiye’ye yıkmaya kalkışması­n. Önce Batılı hükümetler yürüsün. Yürüsün de boylarını bir görelim. İşi ciddiye alacaklar mı bir bilelim. Türkiye düşmanı bu Prens düşerse tabii ki işimize gelir ama onu devirmeye uğraş vermek bizim ulusal çıkarımızı­n öncelikli maddesi değil. Daha öncelikli hedeflerim­iz var. Ve ayrıca böyle bir hedef uğruna uluslarara­sı kurumlara başvurma fikrini hiç anlamıyoru­m. Uluslarara­sı adalet mekanizmal­arından medet ummak büyük yanlış olur. Bu kurumların işe yaramadığı­nı defalarca gördük. Yeni bir Cenevre sürecine hiç gerek yok. Uluslarara­sı kurumlar zaten çalışmıyor. Çalışsa bile bizim lehimize çalışacağı­na kimse beni ikna edemez.

hasan.yalcin@sabah.com.tr SMS: HBY yaz 4122’ye gönder.

 ??  ?? Hasan Basri YALÇIN
Hasan Basri YALÇIN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye