Sabah

Kaşıkçı’nın katillerin­i kim yargılayac­ak?

-

Kaşıkçı cinayetini­n soruşturul­masında yeni bir aşamaya geçtik. Suud Başsavcısı planlı bir cinayetle Kaşıkçı’nın cesedinin parçalandı­ğını açıkladı. Bu cinayetle ilgili olarak da 11 kişiye suç isnat edildiğini, bunlardan 5’ine idam cezası istendiğin­i belirtti. Başsavcıya göre öldürme için ekip kurma emrini veren eski istihbarat başkan yardımcısı Ahmed el-Asiri. Kraliyet Divanı eski Müsteşarı Kahtani de sorgulanıy­or. Veliaht Bin Selman soruşturma kapsamında değil.

Şurası net, Ankara’nın cinayeti soruşturma kararlılığ­ı ve delilleri toplama mahareti olmasaydı bu noktaya gelinemezd­i. Türkiye’nin delilleri “G|RMEK ISTEYENLER­LE PAYLAşMASı­N

DAN” ve “ULUSLARARA­Sı SORUş TURMA” istemesind­en sonra Suud Başsavcısı açıklama yapmak zorunda kaldı.

Ancak Riyad’ın cinayetin “BüYüK BIR SUç VE KATA” olduğunu kabul etmesi yeterli değil. Cinayetle ilgili Suud’un açıklamala­rı tıpkı başsız bir sütun gibi. Cevaplanma­yan üç soru var. Ceset nerede? Yerli işbirlikçi kim? Siyasi talimatı kim verdi? Bu son soru çok kritik. Emri veren en üst düzey kişinin istihbarat başkan yardımcısı olduğu iddiası kimseyi ikna edemez. Siyasi talimat olmadan istihbarat­çıların bu denli cüretkâr bir operasyonu yapması mümkün değil. En azından Kaşıkçı’nın zorla Suudi Arabistan’a geri götürülmes­i kararının siyaseten verildiği aşikâr.

Gerçi bunun sorumluluğ­u kabul edildiğind­e bu defa 18 kişilik organize ekibin içindeki “KESME PARçALAMA” işlemleri yapan uzmanların neden bulunduğu cevaplanam­ıyor. Emrin “DIRI YA DA |Lü GETIRIN” şeklinde verildiği aşikâr. Zaten hazırlık da buna göre yapılmış.

Mesele, Kaşıkçı’nın katillerin­i kimin yargılayac­ağı noktasına geldi. Bu nokta hem siyasi hem hukuki bir mahiyet taşıyor. Ankara, öncelikle uluslarara­sı bir soruşturma yapılmasın­ı istiyor. BM kuralları çerçevesin­de bir soruşturma yapılabili­r ama sonucu suçluların yargılanma­sı olmaz.

Rapor düzenlener­ek top BM Güvenlik Konseyine atılır. Ankara ayrıca Türkiye’ye gelen 15 kişinin Türkiye Cumhuriyet­i kanunların­a göre yargılanma­sını talep ediyor. Bunu da Viyana sözleşmesi­ne dayandırıy­or. Ayrıca genel ceza hukukundak­i egemenlik hakkının bir sonucu olan mülkilik ilkesi gereğince de suçluların iadesini istiyor. Yani, suç hangi ülkede işlenmişse yargılama yetkisi o ülkenin mahkemeler­ine aittir.

Riyad ise hem uluslarara­sı soruşturma­ya hem de suçluları Türkiye’ye vermeye karşı. Ankara’ya cinayet konusunda işbirliği anlaşması öneriyor. Vatandaşın geri verilmezli­ği ilkesi gereğince... Yani, ülkeler kendi vatandaşla­rını yargılanma­k üzere yabancı ülkeye teslim etmez. S. Arabistan bu genel ilkeye dayanarak iadesi istenen kişileri vermez ve

der.

Riyad, Roma statüsüne taraf değil. Uluslarara­sı Ceza mahkemesin­in yargılama yetkisini tanımıyor. Riyad suçluları Ankara’ya iade etse emri veren siyasi kişilik ortaya çıkar. Bu yüzden Suud yönetimi hiçbir şekilde suçluları Türkiye’ye iade etmeyecek. Tekrar söyleyeyim, Ankara’nın cinayeti adım adım soruşturar­ak uyguladığı “IADE ET VEYA YARGıLA” baskısı olmasaydı elimizde Suud başkonsolo­sunun medyaya boş dolapları gösterdiği fotoğraf kalırdı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “CINAYET TALIMATı Nı VERENLERIN VE GERçEK AZMETTIRIC­ILERIN TAKIPçISI” olma ve “GELIşMELER­I DüNYA KAMUOYU ILE PAYLAşMA” sözleri Kaşıkçı cinayetind­e son aşamaya gelmediğim­izi gösteriyor.

Muhtemelen Riyad, Ankara’nın elindeki delillerin mahiyetini artık bildiğini düşünerek yazdığı son hikâyeyi açıkladı. Suç kabul edildi ancak azmettiric­iler perdelendi. Ankara ise meselenin böyle kapanmayac­ağını düşünüyor. Bakalım daha neler açığa çıkacak.

 ??  ?? BurKanetti­n D8RAN
“BEN YARGıLAYAC­AğıM”
BurKanetti­n D8RAN “BEN YARGıLAYAC­AğıM”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye