GÜRCAN BILGIÇ
KULÜPLER mali krize girmeye başladıklarında küçülerek değil, harcayarak bu durumdan çıkacağız dediler. Bunu ilk vurgulan da Ünal Aysal oldu. Yarattığı 200 milyon dolarlık finansmanı transfere harcadı. Drogba ve Sneijder’e dünyanın parasını verdi. Takım şampiyon oldu ama borç batağına girdi. Kulüp elindeki tek değeri; Riva arazisini satmak zorunda kaldı. Dursun Özbek de aynı mantıkla buradan gelen parayı transfere harcadı. Ali Koç’un en değerli görüşü: Üretmek. Genç oyunculara yatırım yapacaklar, altyapıyı geliştirecekler. Bonservis gelirleriyle de finansal olarak kulübü yaşanabilir hale getirecekler. Çünkü rakam o kadar büyük ki, yöneticilerin ceplerinden verdikleri paralar bile devede kulak kalıyor. Bugün eğer kulübe 1 milyar TL soktukları halde Ali
Koç “Marttan sonrasını göremiyoruz” diyorsa, geri kalanı konuşmaya bile gerek yok.
Avrupa’ya gitmeme cümlesi bence Türkiye Ligi ile alakalı. İlk dörde girecek takımın en düşük maliyeti 40- 60 milyon Euro arası. Gelirler ile giderlerin en az 5 sene birbirini karşılaması ve kâra geçmesi ancak kadrodan yüksek maliyetli oyuncuları çıkarmakla mümkün olacak.
Sanırım bunu kastetmek istedi. Ancak yönetimler bu felsefeyi üretken hale getirecek, düzeni kurup, teknik adamı bulmak ve taraftarı da bunlara ikna etmek zorundalar. Kibirden uzaklaşarak yeni bir seyirci kültürü yaratılmalı. Yoksa taraftarın desteklemediği, arkasında durmadığı bir felsefe başarılı olamaz.
Bu küçülme ve üretme modeline geçilirken bir de dikkate alınması gereken yayıncı kuruluş var. Kulüplerin en büyük geliri buradan ..... İddialı kadroları olmayan takımlar için 600 milyon dolarlık yayın sözleşmesi tartışmaya açı
labilir. Bu nedenle ilginin para harcamadan bile sıcak kalacağı, rekabetin yine dozunda yaşanacağı ve tribünlerin kazanma hırsıyla değil, oyunun keyfiyle yaşamak isteyenler tarafından doldurulacağı bir ortam oluşturulmalı...
Beşiktaş’ta ‘Feda’ sezonundan bu yana 6 sene geçti. ‘Türk futbolu küçülmeli diyen’ Başkan Fikret Orman göreve geldiğinden bu yana tek bir genç futbolcuyu bile takıma monte etmeyi başaramadı. O da bunun büyüsüne kapıldı...
Türk futbolunu yönetenler için Belçika’nın yakaladığı çıkış iyi bir ders konusu