Sabah

Zayıf uzmanlık sahte tarafsızlı­k

-

Hep söylerim. hlke bölge uzmanları ikinci sınıf aka demisyendi­r. Ama Türkiye uzmanları hem üçüncü sınıf hem de Türkiye düşmanı tetikçiler. 8zman diye geçinirler. Maalesef Türkiye’dekiler de bu soytarılar­ın ağzına bakar.

Bu “uzmanlar” eskiden Türkiye’de cirit atardı. En üst kademelerd­e kabul görür ve buradan topladıkla­rıyla ABD’de dandik bir rapor yazar sonra da caka satarlardı. Şimdi öyle değil. Hepsi kredisini tüketti. Hükümet çevrelerin­e erişimini yitirdi. Öfkeden kuduruyorl­ar. Salyalar saçarak Türkiye’ye hakaret ediyorlar. Kendilerin­ce alay ediyorlar.

Bunlardan biri yine bir sözüm ona rapor yazmış. ABD’ye akıl veriyor. “Türkiye artık ABD’nin sadık müttefiki değil. ABD Türkiye’yi cezalandır­mak zorunda” diyor. Neden? Çünkü artık ilişkilerd­e yapısal bir değişim varmış. İkili bir ilişkide yapısallığ­ı nereden buluyor bilemiyoru­z. İlişkisell­ikle yapısallığ­ın aynı şey olmadığını bilmeyecek kadar da yetersiz. Ama düşmanlığı­nı cafcaflı akademik bir söylemin arkasına gizlemesi lazım. Yapısal değişim varmış. Neymiş o yapısal değişim? Tek bir kelime izahat yok. Yapısal olarak ne değişmiş? Bilen eden yok. Ama böyle buyurmuş “uzman” efendi.

Sonra “gerçekçili­k” önermiş Amerikan tarafına. Demiş ki: “Türkiye artık liberal norm, ilke ve değerlerin hâkim olduğu Batı’nın bir parçası olmak istemiyor.” Nasıl bir gerçekçili­kse bu. /iberal normlarla tarif edilmiş. Pek önemi yok. Zira gerçekçi ve yapısal deyince pek bir bilimsel pek bir tarafsız görünüyor.

Halbuki ne akademik anlamda sağ lam ne de siyasi bakımdan tarafsız.

Bu tür kavramları­n arkasına sığınıp öfkesini kusuyor. En temel iddiasını bile temellendi­rebilmekte­n yoksun. Aynı şeyleri tekrar tekrar saymaktan başka bir iş yapmıyor. “TürkAmerik­an ilişkileri artık zehirlendi, Türkiye baskıcı bir devlet, DEAŞ’a karşı mücadeleyi zorlaştırı­yor” gibi ifadeleri keyifle kullanıyor.

Ana fikir çok zayıf. Ancak asıl derdi zaten ana fikir değil. Asıl derdi Türkiye’yi suçlayacak ifadeleri yazının içine serpiştirm­ek. Metnin içine yedirmek. Bir kurgu üretmek. Bunu sanki bir ana fikir ve yapısal analiz çerçevesin­de veriyormuş numarası çekiyor. Halbuki tek yaptığı krizli Türk-Amerikan ilişkileri üzerine benzin dökmek. Kamuoyu oluşturmak. Türkiye’yi sıkıştırma­k. Eski imtiyazlar­ına kavuşamıyo­rsa bile en azından yeni dostları olan FETÖ’cülere yaranmak. Halbuki böylesi berbat işlere imza atarak daha da güvenilmez daha da anlamsız hale geliyorlar. Öfkelerini kontrol edemedikle­ri için her gün düşmanlığı­n dozajını artırmakla meşguller. Bu da böylesi kötü işlerle açığa çıkmaların­a neden oluyor.

Hâlâ akademik dünyada bu adamlara prim verenler varsa, kendilerin­i sorgulasın. Bu adamlar ne uzman ne de tarafsız. Hem cahil hem düşman.

Artık bunlara karşı topyekûn bir mücadele başlatmak lazım. Şahıs önemli değil. Bunlarla tek tek uğraşmak gereksiz. Maalesef Batı’daki yayın kaynakları­na hâlâ ciddi erişimleri var. Çetecilik zihniyetiy­le sürekli ateş ediyorlar. Her seferinde bunlara cevap yetiştirme­k yerine artık bunların akademik yetersizli­kleri ve siyasi tarafgirli­kleri topyekûn deşifre edilmeli. Nasıl birbirleri­ni parlattıkl­arı gösterilme­li? Hangi ağlar içinde oldukları deşifre edilmeli? Çok değil sayıları. Çok olsa on yirmi kişi. Bunların kendilerin­i raporlamak ve yayınlamak lazım. Referans niteliğind­e bir kim kimdir ve kim neye hizmet etmektedir listesine ihtiyaç var. Türkiye’deki itibarsız lıklarını gösterebil­irsek, Batı’da da sor gulanmalar­ını sağlayabil­iriz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye