Fiyatınızı söyleyin!
Medya, Hürriyet’in röportajcısı Ayşe Arman’ın para karşılığı röportaj yaptığını konuşuyor. Meğer “Gazeteci” bu iş için profes yonel menajerlik hizmeti de alıyormuş. Ama 100 bin TL gibi rakamlar röpor taj “müşterisine” fazla gelirse, biz zat Ayşe Hanım’ın “pazarlığa” gir diği de oluyormuş. Çoğunlukla da “indirim” yapıyor muş...
Gönlü mü bol dersiniz bilemiyorum ama Fatih Altaylı’ya bakacak olursak mes lektaşlarımız arasında bunu bilmeyen de yokmuş
Dün, Sabah’tan Hıncal Uluç, Arman’ın yaptığı işten başlarda eski patronu Aydın Doğan’ın haberdar olmadığını yazdı. Ancak Aydın Bey bir gün duymuş. Duyunca ne mi demiş? Ne diyecek tüccar adam, “Yarısını bize versin devam etsin...” elbette.
Hıncal Abi yazısında, Ahmet Hakan’ın Hürriyet’teki köşesinde yap tığı “yatak reklamına” da değinerek, mevzuun Ayşe Arman’la sınırlı olmadı ğının altını çiziyordu.
Ancak mesele sadece ticari alan la, markalarla, vergiden kaçırı lan kazançla sınırlı değil. Düşünün bu isimler, siyasi içerikli röportajlar yapıyor, yazılar yazıyor. Acaba bunların “hediyesi” neydi?
Kanaat önderi pozlarında ülke nin geleceğiyle ilgili siyasi önermeler de bulunurken söylediklerinin ne kadarı kendi fikirleri, ne kadarı “reklam dı?”
“Kahroldukları”, gözyaşı döktükle ri satırlardan hangisi gerçek, hangisi “rol icabıydı?”
Evet, gazetecilikte, televizyonculuk ta “Advertorial” diye bir kavram var. Reklamı haber metninin içine gömü yorsunuz, yediriyorsunuz. Ancak bunu, okura, seyirciye söylemek zorundasınız.
Aksi takdirde onları kandırmış, yalan söylemiş, mesleğinizin size kamu adına tanıdığı “yetkiyi” kötüye kul lanmış olursunuz.
O halde, gazeteciliklerinin ne kadar ettiğini reklamdan, avanta dan geçinerek gösteren bu arkadaşla ra köşelerine etiket koyma zorunlulu ğu getirilmeli.
Bu arada iddialara konu olan isim ler, geriye dönük olarak hangi yazıdan, hangi röportajdan ne kadar aldıkla rını da açıklamak zorundalar.
Zira kritik süreçlerde, bu “gazeteci leri” takip ederek kararlar alan, siya si güzergâhlarını belirleyen okurlar eminim ki kendilerini fena halde kan dırılmış hissediyorlar. Ne kadar kek lendiklerini bilmek onların da hakkı.
mHlLK alWLQoN#VaEaK Fom WU 606 0$ \a] ·\H J|QGHU )aNV7/ 0+