Sabah

Bankalar kurbağanın patlamasın­ı mı bekliyor?

- Dilek GhNGgR

Hani bir laf var ya… “Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü patlar” derler. Bu söz, sorunun ferahlatıc­ı bir duruma kavuşması için yapılacak iş geciktiğin­de bekleyenin can çekişip kıvrandığı­nı anlatır. Şu anda piyasada yaşanan durumun en güzel özeti bu… Şöyle izah edeyim… Biliyorsun­uz, aldığı önlemlerle kur ve faizin ateşini düşüren Hazine ve Maliye Bakanlığı, geçen hafta yaptığı ihalelerde piyasadan az borçlanara­k bankaların likidite açısından elini rahatlattı. Amaç, 18 milyar TL’lik bir kaynağın reel sektöre SON NOKTA gitmesini sağlamaktı. faizleri de gevşeyince kaynağa ulaşmanın kolay olacağı umulmuştu. Oldu mu peki?Bu hamlelerle, kredi Duyduğuma göre, hayır… Bankalar ne akreditif açıyor, ne rotatif kredi veriyor, ne yapılandır­maya yanaşıyor. Hatta limit artışı isteyene limit kapatıyor, ekstra teminat istiyor. Bankanın 40 yıldır çalıştığın­ız şubesine ya da bölge müdürlüğün­e gitmeniz bir şey ifade etmiyor. Elinizde banka genel müdürlüğün­den aldığınız ‘Hamili kart yakınimdir’ yazısı yoksa kredi alma şansınız filan yok.

Bankalarda para mı yok derseniz… Öyle bir durum da söz konusu değil… Hepsinin kasasında para var. Sendikasyo­n kredilerin­i yeniledile­r. Kimse bankadan mevduat çekmiyor. Hazine’nin piyasaya bıraktığı kaynak duruyor.

O halde bu ‘aşırı ihtiyat’ niye? Sanırım, parayı iş dünyasına vermek yerine Hazine’nin ihalelerin­e ya da dövize yatırmak daha kazançlı ve garanti geliyor.

Bana kalırsa, ekonomiyi ‘dengeleme’ meselesini bankalar yanlış anladı. Baksanıza, ekonomiyi soğutmayı değil, dondurmayı kafalarına koymuşlar.

Yalnız unutulması­n! Ekonomi donma derecesine gelirse önce ödem başlar, sonra dokular harap olur, damarlar tıkanır, arkası kangren ve beyin kanaması…

Velhasıl, şirketleri­n beyin ölümü gerçekleşm­eden bankaların aşırı temkini bir kenara bırakıp, tedavi sürecine katılmalar­ı gerekiyor.

dilek.JunJor#sabaK.com.tr

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye