Ev hanımlarını da desteklemek gerekir
“Annelik, kadınların her açıdan ayrımcılığa uğradığı şu yalan dünyada, sadece bizim söyleye bileceğimiz bir şarkıdır. Tadını çıkara çıkara raks etmeye bakalım, gerisi iyilik güzellik...”
İkinci bebeği mi kucağıma alma dan annelik üzerine bir yazımı böyle bitirmiş tim. Gerçekten hayat ta hem bu kadar meşak katli hem de bu kadar neşe kaynağı başka bir insanlık durumu olamaz. Fakat günümüzün hayat şartları kadınları annelik ten gitgide uzaklaştırıyor. Çoğunlukla bunun farkın da bile olmadan üstelik.
Maddi durumları yeterli olsa dahi eşinin çalışmasını isteyen erkekler, çalışan gelin arayan kayın valideler, “işinin kıymetini bil, eşine karşı dik dur” diye fısıldayan anneler, dizilerde mutlu luğu sadece çalışma hayatında bulan “kendi ayaklarının üzerinde duran” rol model kadınlar... Tüm bu gizli veya açık mesajlara ek olarak bir de devletin kadını evde çocuğu ve yuvasıyla ilgilenmeye değil, sadece çalış maya teşvik eden yaklaşımı...
Hatırlarsınız belki yaklaşık sekiz yıl önce “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı”nın isminin “Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı”na çevrilmesi üzerine ne tartışmalar kopmuştu. Ak Parti “kadını” her alandan silmeye çalışıyordu, kadını sadece “eve kapatmaya” çalışıyordu, vb. Ancak ne kadar farkında olunduğunu bilmiyorum ama gelinen noktada, ev hanımlığının kadın için “uygun, makbul ve arzu edilen” bir kimlik olmadığına siyasal iktidarın kendisi de katılı yormuş gibi bir netice zuhur etmeye başladı.
Örneğin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı geliştirdiği “İş’te Anne” Projesi kapsamında, anne olduktan sonra mesleki eğitim kursları veya işbaşı eğitim programına katılan kadınlara günlük 70 TL ödenek sağlıyor. Buna ek olarak çalı şan annelere verilen 304 TL’lik kreş desteği en son 1015 TL’ye çıkarıldı. Ayrıca annenin çalışabilmesine imkân sağlamak için torunla ra bakacak büyükannelere de aylık ödenek verilmeye başlandı.
Doğum yardımı tüm annelere ayrımsız olarak ilk çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üçüncü ve sonraki çocuklarda 600 lira veriliyor. Ayrıca “süt parası” 149 lira verili yor. Bunlar tüm annelere özel uygulamalar.
Fakat çalışan anneyseniz, devlet ayrıca doğum izninde çalışmadığınız dönemin para sını da iş göremezlik ödeneği altında 5 bin 50 lira olarak ödüyor. Evet, çalışan anneler için gerçekten muazzam uygulamalar. Fakat ev hanımı olan anneler için ayrıca teşvik ola rak hiçbir şey yok. Bilmiyorum, belki de doğ rusu böyle diyeceksiniz. “Avrupa’da da bu işler böyle yürür, çalışan annelere daha fazla imkân sağlanır” diyeceksiniz.
Ancak Ankara’nın bakışının Brüksel’den daha farklı olması gerekir. Ben çalışan bir anne olarak ev hanımı olan annelerin de desteklenmesinin, hele ki “her eve üç çocuk” kampanyasının slogandan öteye gidebilmesi için şart olduğunu düşü nüyorum. Türkiye’de doğurganlık ora nının 2.07’e gerilediği, yaşlı nüfusun her gün arttığı ve genç nüfusun azalma evresine doğru gittiği bir dönemde ev hanımı annelere yönelik de çalışmalar yapıl ması gerekiyor.
Bir yandan çalışan kadın oranın da %43’e ulaşmayı hedef koyup diğer yandan yok denecek kadar az teşvik sağlayarak doğurganlık oranında artış beklemek naiflik olur.
Dışarıda veya evde çalışan tüm anne lerimizin devletten eşit hizmet gördüğü bir Türkiye hayalimdir. hilal.kaplan@sabah.com.tr SMS: HKA yaz 4122’ye
gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81