TERÖRİSTLE YÜRÜYENE MİLLET ‘YÜRÜ’ DEMEZ
Başkan Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na demokrasi dersi: Teröristlerle el ele, kol kola gezene milletim ‘yürü’ demez
ANA muhalefetin başındaki zat önceki gün çıkmış şahsımı bu göreve meşru bir şekilde gelmemekle itham ediyor ve ‘Benim cumhurbaşkanım değilsin’ diyor.
ONUN DEMOKRASİ TARİFİ BAŞKA
BEN senin cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim, milletimin cumhurbaşkanıyım. 26 milyon 330 bin vatandaşımızın ortaya koyduğu iradeyi meşru görmediğine göre demek ki bu zatın kafasında başka bir demokrasi tarifi bulunuyor.
BİR YARAYA MERHEM OLAMADIN
ONUN için adamlarına ‘Dökülün sokaklara’ diyor. Bay Kemal, yüzde 52.6’ya ihanet edemezsin. Bugüne kadar ettiğin için bir yaraya merhem olamadın. 31 Mart’ta da olamayacaksın.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Ben milletimin Cumhurbaşkanı olarak seçildim. Bay Kemal, sen yüzde 52.6’nın içinde olmayabilirsin. Önemli değil. Ama sen yüzde 52.6’ya ihanet edemezsin. Bugüne kadar ettiğin için bir yaraya merhem olamadın. Teröristlerle el ele,
kol kola gezene benim milletim yürü demez
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda 49’uncu kez muhtarları ağırladı. Erdoğan’ın yılın son muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
BİR YARAYA MERHEM OLAMADIN:
Ana muhalefetin başındaki zat önceki gün çıkmış, şahsımı, bu göreve meşru bir şekilde gelmemekle itham ediyor ve “Benim Cumhurbaşkanım değilsin” diyor. Bay Kemal, ben senin Cumhurbaşkanın olmaya meraklı değilim, ben milletimin Cumhurbaşkanı olarak seçildim. Yüzde 52.6 oy, kim verdi bunu. Benim milletim verdi. Sen yüzde 52.6’nın içinde olmayabilirsin. O benim için önemli değil. Ama sen yüzde 52.6’ya ihanet edemezsin. Bugüne kadar ettiğin için de zaten bir yere pabuç olamadın, bir yaraya merhem olamadın. 31 Mart’ta da olamayacaksın. Göreceğiz. Niye? Teröristlerle el ele, kol kola gezene benim milletim yürü demez. AĞZI TORBA DEĞİL: Bize milletimizin Cumhurbaşkanı olmak, muhtarlarımızın Cumhurbaşkanı olmak yeter. Aslında bu zat ağzından çıkan sözün ne anlama geldiğini bilse bunu söylemek yerine kaldırır kendini o kürsüden aşağı atar. Ama ağız işte, torba değil ki büzesin. SEN NİYE ADAY OLMADIN?: Bay Kemal niye sen cumhurbaşkanı adayı olmadın? Parti genel başkanıydın, sen cumhurbaşkanı adayı olsaydın, bizim karşımıza çıksaydın. Ondan sonra meşruiyet çok daha güzel olarak ortaya gelirdi. Ama sen çıkmadın, genel başkan olduğun halde çıkmadın. Bu mesele siyaseti anlama meselesidir, halkıyla diyalog kurma meselesidir, halkının gönlüne girme meselesidir. Halkının gönlüne giremeyen, halkının huzuruna da çıkamaz.
KASETLE ÖNÜ AÇILMIŞ OLSA DA MEŞRU:
Bütün bunları CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun demokrasi anlayışlarının ne kadar sığ, içi boş ve aldatmacadan ibaret olduğunu göstermek için anlatıyorum. Bizim gözümüzde bu zat her ne kadar bir kaset kumpasıyla önü açılmış olsa da CHP Kurultayı’nda seçilip geldiği için meşru bir siyasetçidir. Çünkü bizim CHP seçmeninin de delegelerinin de iradesine saygımız vardır.
KAFASINDAKİ BAŞKA:
Son seçimlerde 26 milyon 330 bin vatandaşımızın ortaya koyduğu iradeyi, yüzde 52.6’lık bir desteği meşru görmediğine göre demek ki bu zatın kafasında başka bir demokrasi tarifi bulunuyor. Onun için işte adamları ne yapıyor ‘dökülün sokaklara’ diyor. Ama 15 Temmuz gecesinde de tankların arasından gelip geçip Bakırköy Belediyesi’ne sığınıyor ve o darbe girişimini tüm gece Bakırköy Belediyesi’nde kahvesini yudumlayarak geçiriyor. Biz darbelere karşı böyle durmayız, biz darbelere karşı milletimizle beraber tankların önünde dururuz, uçakların karşısında dururuz ve bu darbeleri de böylece 16 saatte bitiririz. CHP’NİN DEMOKRASİ ANLAYIŞI: 1946 seçimlerindeki açık oy, gizli tasnif... Bu kime ait, CHP’ye ait. Bu yöntem, bunların kafasındaki demokrasinin tarifidir. Oyu açıktan kullanacaksın, kime verdiklerini görecekler, bilecekler, sayıma gelince sayımı gizli yapacaklar. Bu kimin yaptığı uygulamaydı, CHP’nin. Bu ülke bunları gördü. Aynı şekilde 1960 darbesine destek verip, seçilmiş başbakanı darağacına gönderip, sallandırmak da bunların demokrasi anlayışının bir tezahürüdür.