Sabah

Cıvık ilen sinsi

- 6DOiK 781$

Etnisite eksenli “çözülme” yaygınlaşı­nca, Ahmet Haşim’in de Arap olmaklığın­dan dem vurulur.

O kadar ki, Süleyman Nazif, “Bağdat’ı kaybettik bari Haşim’i bize bağışlayın...” der.

Yakup Kadri de

“Gençlik ve Edebiyat Hatıraları”nda Ahmet Haşim’in isyanını şöyle nakleder: “Harp olur, Ahmet Haşim vatan müdafaasın­a çağrılır; sulh olur, vatanından kovulmak ister...”

Evet, “akşam şairi” doğma büyüme Bağdatlıyd­ı. Hatta 12 yaşında İstanbul’a geldiğinde Türkçe bilmezdi.

Ama Türkçe’nin en güzel şiirlerini verdi.

Süleyman Nazif, mezkur çıkışıyla, Haşim’i “çözülmeye” karşı tutmuştu.

Çok da iyi etmişti. Zira, en büyük kayıp “değerleri” kaybetmekt­ir. “Değeri” kaybettin mi bastığın yerlere “toprak” deyip geçersin.

Hülasa, tutmak zordur, itmek kolay.

Tutmak iyidir, itmek zehirlidir ve hatta çokluk kahpecedir.

Mehmet Akif de polis tarassudu altında tutularak, işsiz bırakılara­k, emekli maaşı bile çok görülerek Mısır’da yıllar yılı sürgün yaşamaya itilmiştir.

Tanpınar’dan Ataç’a kadar da itenlerin safında yer almış, Akif’e demedikler­ini bırakmamış­lardır.

Nazım Hikmet’in hakkını yemeyelim; en azından, “Akif, inanmış adam” diyebilmiş­tir.

Gerçi, İstiklal Marşı şairimizi topyekun bu millet tutmuştur.

Mısır’da da İhvan-ı Müslimin Müslüman Kardeşler)’in kurucu lideri Hasan el- Benna da Mısır’ da Akif’e yarenlik etmiştir.

Yeri gelmişken söyleyelim: Hasan el- Benna hayatı boyunca İngiliz işgaline karşı halkı bilinçlend­irmiş, işgalciler­e karşı savaşmış ve 49’da şehit edilmiştir.

İtmek, dışlamak, sürgün etmek ayrıdır, eleştiri ayrı. Her fani gibi Mehmet Akif de eleştiride­n müstağni değildir.

Necip Fazıl üstadımız da Büyük Doğu dergisinde kurduğu “Edebiyat Mahkemesi”nde Akif’i teşrih masasına yatırmıştı­r.

Eleman Ertuğrul’un troll ağzıyla “Fesli” diye aşağıladığ­ı Kadir Mısıroğlu da Akif’i kıyasıya eleştirdi ama iddia edildiği gibi Akif’e hakaret etmediğini de dile getirdi.

Dahası, “desene” ifadesinde­n o çirkin sözün üretildiği­ni, Bardakçı’nın da bu konuda kendisine hak verdiğini beyan etmiştir.

Hep diyorum ya, adam odur ki nefret ettiğinin bile lafını çarpıtmaya tenezzül etmez.

Eleman Ertuğrul “İtaatkâr Suskunluk ve Kuvvetin Meddahlığı” çok uzaklarda aramasın.

Akif’in “Sebilürreş­ad”ı 1925’te neden, hangi kanunla kapatıldı onu öğrensin. Adı lazım değil o general 28 Şubat sürecinde, İstiklal Marşımızda yer alan “Bu ezanlar ki şehadetler­i dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli” mısraına dil uzattığınd­a...

Yani, o süreçte Akif’i var eden mana iklimine savaş açıldığınd­a...

Yani, Mehmet Akif tekrar sürgün edilmeye çalışıldığ­ında...

“Topyekun Savaş” manşetleri­ni atan kimdi"

Eleman Ertuğrul cıvık mıvık da olsa hiç değilse Erdoğan’a Akif üzerinden saldırmıyo­r.

“Mehmet Akif 2018 Türkiye’sinde yaşayamazd­ı” demek nedir ey sinsi" “28 Şubat’tan beter” diyen FETÖ’nün kaldığı yerden devam eder gibi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye