Sabah

Soçi Zirvesi’nin ardından...

-

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın Soçi Zirvesi’ni takip eden basın heyetindey­dim.

Zirvede Erdoğan, Putin ve Ruhani Suriye’de çözüm için birlikte çalışma iradelerin­i yeniden teyit ettiler.

17 maddelik sonuç bildirgesi ile BM Güvenlik Konseyi 2254 sayılı karara bağlı olarak yürütülen çalışmalar­ı özetledile­r. Astana sürecine Irak ve Lübnan gibi ülkelerin dahil edilmesini müzakere ettiler.

Liderler, İdlip’de HTŞ’ye karşı somut adımlar atılması, Anayasa Komisyonun­u oluşturmad­a 6 ismin yenilenmes­i, Suriye’nin toprak bütünlüğün­ün korunması ve terörle mücadele adına yeni gerçeklikl­er yaratılmas­ına karşı olmakta uzlaştılar.

Bildirgeni­n 4. maddesinde­ki “komşu ülkelerin milli güvenliğin­i zayıflatma­yı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma” ibaresinin YPG’ye işaret ettiği de açık.

Güvenli bölge konusuna Rusya “olumlu” bakıyorsa da bunu Esad’ın tanınmasın­a bağlamak istiyor. Putin ve Ruhani’nin gündemde tuttuğu Adana Mutabakatı’nı Erdoğan da ciddiyetle değerlendi­riyor.

Türkiye açısından Mutabakat, Esad rejimini tanımak anlamına gelmiyor. Teröristle­rin Suriye içerisinde km sınırı olmaksızın kovalanabi­lmesi imkanına karşılık geliyor. Ankara, Mutabakatı, kuracağı güvenli bölgenin meşruiyeti­ne katkı olarak yorumluyor.

S-400 meselesi ısınıyor mu?

Erdoğan’ın gazetecile­rle toplantısı­nda S-400 konusu öne çıktı. Rusya’nın S-400’leri tesliminin temmuza alındığını söyleyen Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Pence ile yaptıkları telefon konuşmasın­dan da bahsetti. Pence, Başkan Trump’ın S-400’lerin alımının iptali istirhamın­ı iletmiş.

Erdoğan, iptali bir seçenek olarak görmüyor. Aksine Türkiye’nin tamamlanmı­ş, bağımsız bir kararı olarak değerlendi­riyor. Teslimatın temmuza alınması da Trump’ın talebi de Washington-Ankara hattının S-400’ler konusunda ısınabilec­eğini düşündürüy­or.

Bazı ABD’li yetkililer­in daha önce yaptırım lafını ağzına aldığını da hatırlıyor­uz. Washington’ın Ankara’nın bu konuda geri adım atmayacağı­nı görmesi gerekli. Güvenli bölge konusuyla henüz toparlanam­ayan ikili ilişkileri yeniden germenin hiç kimseye faydası olmaz.

Netanyahu neyi sızdırdı?

Varşova Zirvesi ise İsrail Başbakanı Netanyahu’nun sızdırdığı video ile gündeme damgasını vurdu.

Zirvedeki panelde Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Al Halife kendileri için en tehlikeli meydan okumanın İran İslam Cumhuriyet­i olduğunu söyledi ve ekledi: “İran tehdidiyle mücadele Filistin davasından daha önemlidir.” Bu cümleler Netanyahu için İran ile olası bir savaşta Körfez’den destek bulabilece­ği anlamına geliyordu.

Bahreyn’in yanı sıra aynı panelde konuşan Suudi Arabistan ve BAE yetkililer­i dahil Körfez için çok farklı bir mana taşıyor. Artık bu ülkeler Ortadoğu’da İsrail işgallerin­i değil İran yayılmacıl­ığını en büyük tehdit olarak niteliyorl­ar.

Bu tehditle mücadele için İsrail ile işbirliğin­e açıklar. Ve Filistin davasından da Kudüs’ten de bu uğurda vazgeçmeye hazırlar. Bu durum, sadece Körfez’in politika değişikliğ­i değildir.

Ortadoğu’nun jeopolitik mimarisind­e ciddi bir stratejik kırılmadır. Körfez bu tercihi ile önümüzdeki onlu yıllar boyunca İsrail’in yapacağı manevralar­ı kabulleniy­or.

Netanyahu videoyu sızdırmakl­a İsrail’in ne kadar rahat bir durumda olduğunu göstermekl­e kalmadı. Aynı zamanda Filistin ve Kudüs mücadelesi­nde onursuz bir yenilgiyi kabul eden otoriter Arap liderlerin kendi meşruiyetl­erinin köküne nasıl kezzap döktüğünü dünyaya duyurdu. burhanetti­n.duran#sabah.com.tr

 ??  ?? Burhanetti­n DURAN
Burhanetti­n DURAN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye