Uğur Dündar ve Özdil’den İzmir’i kurtaracakmış
Birlikte televizyon programı yap tık. Yârenlik ettik. O ateist ve sosyalistti; fakir, inanmış adam. Sanatla edebi yatla ilgiliydi; çok luk ordan yürüyor duk.
Bir de “anti emSeryalizm” gibi ortak noktamız vardı.
Ki, benim için belirleyiciydi.
Fetullahçıların her tarafı kuşattı ğı yıllarda, bir tele vizyon programı öncesi ( ªDE)“%u ülkeye komü nistlerden değil, Amerikancı Fetullahçılardan zarar gelir” dedi ğini geçen yıl bizzat kendisi bana hatır latmıştı.
Adını izninizle vermeyeyim. Şu kadarını söyleyeyim: Bir gazete de yazıyor, bir televizyon kanalında da program yapıyor.
Özünde, sevi insanı.
Lakin, geçen gün bir yazı yazdı; nasıl nefretle dolu, anlatamam. Önceden bu kadar değildi. Önceden dediğim, Sayın Erdoğan FETÖ’yle hesaplaşmaya girişmeden önce.
Hatta o dönemde bir gün bana, “Erdoğan’la tanıştırsana beni” demiş ti. “Tanışmıyorum ki” karşılığını verin ce de önce inanmamış, sonra da taac cüp etmişti.
Bununla da kalmamış (IANIUE NISSET YEUIUFESINE) hemen oracıkta pat diye CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu arayıp bi güzel konuşmuştu.
Demek, bir lideri savunmak için onunla aynı mana ikliminde yıkanmak veya gönüldaş olmak yeterli değildi. Sonradan daha iyi anladım bunu. Özellikle de Sayın Erdoğan saye sinde bakanlıklar, başkanlıklar elde edenlerin makam mevkilerini kaybe dince nasıl sinsi “muhalifler” haline geldiğini görünce!
Mal mülk / makam mevki peşinde birbirini çiğneyen muhafazakar şebe leklere, müfterilere, mürailere, fırıldak lara muttali olunca da sosyalist dostu muzun “muhalifliği” bana en azından “dürüst” gelmişti.
Yazık ki, “muhalifliği” zamanla nef rete dönüştü.
Özgür düşünceyi kemiren, akıl izan bırakmayan bir nefret bu!..
Söz konusu yazısında, Timur Selçuk da nasibini almış. O kadar ki “sevgi arsızı” ve “korkuya esir düşmüş” demekle yetinmemiş, inti har ettiğine hükmetmiş. İntiharına sebep mi?
Hülasa edecek olursak, İslam ile Atatürkçülüğü çatıştırmaya karşı çıkıp, solun yurdum insanıyla kurduğu ilişki yi sağlıksız bulmasından ibaret.
Korkuya esir düştüğünü ihsas ettiği Timur Selçuk’un 28 Şubat sürecin de de aynı şeyleri söylediğinden habe ri yok.
Diyor ki: “Sabah denen yandaş basın bülteni bir bir avlıyor sevi len, sayılan sanatçıları.”
Üslup bu!
Burada “avcı” bizim Tuba Kalçık oluyor.
“Siyasal İslamcı mecra” dedi ği Sabah’ın köşe yazarı Hıncal Uluç da (O SöYLEşIDEN SITAYIşLE BAHSETTIğINE JöUE) “avcı övücüsü” demek ki.
Hayır, solcu dostumuza gülmedim, üzüldüm sadece.
Erdoğan nefretinin bünyede yap tığı hasar bu! Dilim söylemeye varmı yor ama bildiğiniz meczupluk seviye si işte.
Aynı yazısında, “Fazıl Say keşke saraylı olmasa...” dediğine göre nefret sırasında Fazıl Say var.
Solcu dostumuzun nefreti kadar sevgisi de ölçüsüz.
Evren Paşa’nın 12 Eylül faşist darbesinin savcısı olan babasıyla övü nen Tunç Soyer’i de yere göğe sığdı ramamış.
Soyer’den, “İzmir’i Mustafa Kemal tacirlerinden, popülizmden kurtarmasını” umuyor ve bekliyor.
“Mustafa Kemal tacirleri” dedi ği 2 bin 500 TL’lik kitabını kıyasıya eleştirdiği
Yılmaz Özdil ve İzmir’e yerleşen sevgili Uğur Dündar.
İyi de onlar da Tunç Soyer’i bekle miyor muydu yahu?
VDOLK WXQD#VDEDK FRP WU