Sabah

‘Seni yeneceğim İzmiiiiir’

- sali.tuna@sabah.com.tr 6DOIK 781$

Musahhih (G]HLWLFL) bir abimiz, henüz orta mektebe giderken el falına bakan falcı bir kadıncağız­ın, “Oğlum sen ilerde çok okuyacaksı­n ama hiçbir şey olmayacaks­ın” dediğini gülerek anlat mıştı.

Gazeteyi her gün baştan sona kelime keli me okuyordu.

Nerde bir tashih (YANLış) görse anında düzeltiyor­du. Gözünden de hiçbir şey kaçmı yordu.

İyi ki de kaçmıyordu; zira bazen tek bir harf tüm anlamı değiştirir.

Mesela, dünkü yazımda “dediğimi” sözcüğü sehven “dediğini” şeklinde çıktı. Hemen internet sayfaların­da düzelttim ama matbu (BASıLı) hali öylece kaldı.

Demem o ki, ilgili parag raf matbu halde de şöyle ola caktı: “Fetullahçı­ların her tarafı kuşattığı yıllarda, bir tele vizyon programı öncesi (2011’de) ‘Bu ülke ye komünistle­rden değil, Amerikancı Fetullahçı­lardan zarar gelir’ dediğimi geçen yıl bizzat kendisi bana hatırlatmı­ştı.” Hatırlatan mı?

Mahcup etmek istemediği­m için adını özel likle vermemişti­m.

Zira, “sevilen, sayılan sanatçılar­ın” Sabah’a bir söyleşi vermekle “avlandığın­ı” iddia etmek, her şeyden evvel o sanatçılar­a saygısızlı­ktı.

Timur Selçuk gibi efsane bir sanatçının bir söyleşiyle “avlandığın­ı” söylemek gerçekten de çok tuhaftı.

Ne diyelim; ahlak önemlidir... CHP’li dostumuzun Sabah hakkındaki, “Siyasal İslamcı mecra” veya “yandaş basın bülteni” ifadesi üzerinde durmaya hiç gerek yok.

Eskiler tevekkeli, “Üslubu beyan ayniyle insandır” dememişler. Neyse, geçelim... Dün aradı.

Yazımı okuduğunu bir “düzeltme” yap mak istediğini söyledi.

Ben de “hayhay” dedim. Hayatımda değil dostuma, düşmanı ma bile haksızlık yapmak istemem. Dahası, haksızlık yapmaktans­a, haksızlığa uğramayı tercih ederim.

“Madem düzelti yapacağım, bu sefer adını vereyim mi” diye sorunca, “Verebilirs­in” dedi.

CHP’li dostumun adı, Enver Aysever. Cumhuriyet’te yazıyor, Halk TV’de program yapıyor.

İmdi, naçizane yazımın “düzeltme” yap mak istediği kısmını bağlamıyla birlikte aynen şuracığa alıyorum:

“Özünde, sevi insanı. / Lakin, geçen gün bir yazı yazdı; nasıl nef retle dolu, anlatamam. / Önceden bu kadar değildi. / Önceden dedi ğim, Sayın Erdoğan FETÖ’yle hesaplaşma­ya girişmeden önce. Hatta o dönemde bir gün bana, ‘Erdoğan’la tanıştırsa­na beni’ demişti. ‘Tanışmıyor­um ki’ karşı lığını verince de önce inanmamış, sonra da taaccüp etmişti. / Bununla da kalmamış (IANLUH NLSSHW YHULUFH SLNH) hemen oracıkta pat diye CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğ­lu’nu arayıp bi güzel konuşmuştu...”

Neresini mi “düzeltmek” istedi?

O dönemde biri üst düzey yönetici, diğeri milletveki­li, öteki ünlü bir gazeteci olmak üzere 3 CHP’li arkadaşımı­z, Enver Aysever’in Kemal Kılıçdaroğ­lu nezdinde hiçbir değeri olmadığını sağda solda söylüyorla­rdı.

Kemal Bey’i oracıkta aramakla işin aslının böyle olmadığını göstermek istemiş.

Yani, derdi bana nispet vermek değilmiş... O dönemde de “muhalifti.” Hatta, 2011’de yaptığımız bir programda, Ahmet Davutoğlu’nun gelmiş geçmiş en başarısız dışişleri bakanı olduğunu söylemişti.

Enver Bey dostumuza kötü bir haberim var:

CHP İzmir adayı Tunç Soyer’den, “İzmir’i Mustafa Kemal tacirlerin­den, popülizmde­n kurtarması­nı” bekliyor ya.

Yılmaz Özdil dün bilgi notu gönderdi; “İşin ekstra matrak tarafı, ben zaten 25 senedir İstanbul’da oturuyorum...” diyor. Bu durumda, hedefte Uğur Dündar var. Tunç Soyer başkan seçilip Uğur Bey’i İzmir’den kovarsa, boşalan kontenjana ben yerleşmeyi düşünüyoru­m.

“Seni yeneceğim İzmiiiiiir...”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye